27 Şubat 2015 Cuma

Çocuğunuzun Geleceğini Bu Hisselerle Kurtarın

Borsada size kazandıracak şey UZUN VADE değildir. Size kazandıracak şey uzun vadede büyümesini sürdürecek ve sürekli olarak kâr ederek özvarlıklarını artıracak şirketlerdir. 



Son zamanlarda yatırımcılardan uzun vadeli hisse yatırımı konusunda çok fazla soru geliyordu. Bilimsel analizler her zaman şu sonuca varıyor. Eğer bir yatırımcı hisse senetleri piyasasında çok kısa vadeli alım satımlar yaparsa, orta ve uzun vadede anlamlı bir getiri sağlaması neredeyse imkansız. 

Borsada en çok yükselecek hisseyi her gün bulmaya çalışmak anlamsız. Günlük alım satımlar yatırımcının baş edebileceği ve para kazanabileceği bir konu değil. Birçok yatırımcı, fiyat hareketleri karşısında sürekli olarak yanlış karar veriyor. Bu yanlış kararların en önemli sebebi ise beynin içinde yer alan software ya da program. Fiyat hareketleri duygusal durumlar oluşturur. Bu duygusal durumlar ise yatırımcıyı almaya ya da satmaya zorlar. Fakat beynin programı öyle bir programdır ki; asla uygun yerlerde aldırıp sattırmaz. Ne kadar analiz yapılırsa yapılsın, sonuçta duygusal durumlar oluşur. Yatırımcı çok iyi ve dikkatli analiz yaparak aldığı bir hisse senedini, daha sonraki bir fiyat hareketi sırasında aşırı stres ya da coşku durumu yaşayarak alır ya da satar. 

 
Varsayalım ki bir ev aldınız. Bu evin fiyatını her sabah bir internet sitesinde gördüğünüzü düşünün. Ya da borsayı izlediğiniz ekranda evinizin değeri dakikalar içerisinde artsın ya da düşsün. Aslında yıllar boyunca oturmak üzere aldığınız bu evin fiyatına bakmadan edemezsiniz. 200 bin liraya aldığınız evin fiyatının bir hafta sonra 180 bin liraya düştüğünü görmek duygusal durum meydana getirecektir. O sırada konut sektörüne ilişkin olarak bazı analiz ve yorumlar okuduğunuzu ve ev fiyatlarının yüzde 20 daha düşebileceğini yazdıklarını gördünüz. Acaba nasıl bir duygusal durum yaşardınız? Ya da tam tersine 200 bin liraya aldığınız evin fiyatının 1 ay sonra 250 bin lira olduğunu düşünün. Aklınızdan bu evi satmayı geçirmez miydiniz?

 
Hisse senedi yatırımcısının para kazanmasının önündeki en büyük engel işte bu tür duygusal durumlar. Yatırımcılar genellikle bir hisse senedine değer biçmeyi bilmezler. Dolayısıyla kafalarında bir değer oluşmaz. Eğer değer kavramı yoksa fiyat hareketleri yatırımcı davranışlarını belirleyici etken olur. Bir hisseyi aslında çok yüksek fiyattan alır ya da olması gereken değerin altına düşmüş bir hisseyi almaz. Kafalarında sadece bir soru vardır; “hangi hisse yükselecek?” İşte bu sorunun peşinden gidildiğinde ise çok pahalı olan (değerinin çok üzerine çıkmış hisseler) yatırımcılar tarafından üzerinde fazla düşünülmeden alınıp satılırlar.

 
Yatırımcılardan gelen e-postalara baktığımda yükselen bir borsa trendinde para kazanamadıklarından bahsediyorlar. Örneğin endeks Ocak ayından bu yana 50 bin seviyesinden 63 bin seviyesine kadar çıkmasına rağmen yatırımcılar hiç para kazanamadıklarını söylüyorlar. Çünkü bir yükseliş sırasında her an endeksin aşağı döneceği korkusunu oluşturan kısa süreli geri çekilmeler oluyor ve yatırımcı bunu yeni bir düşüş trendinin başladığı şekilde yorumlayarak satışa geçebiliyorlar. Yani 50 bin seviyesinden alım yapmış bir yatırımcı 53 bin seviyesinde elindeki hisseleri satabiliyor. Daha sonra endeks 55 bine gelince alım yapıyor ama bu sırada borsada bir geri çekilme olunca bu sefer panik olup zararına satabiliyor. Bu nedenle de yükseliş trendinde para kazanamıyorlar. 
Sonuç olarak, buraya kadar yazdıklarımdan anlaşılması gereken ana mesaj şu; önemli paraları borsaya sokarak, her gün piyasayı ya da fiyat hareketlerini izlemek orta ve uzun vadede anlamlı bir getiri sağlamıyor. Hatta bu getiri banka faizlerinin de çok altında kalıyor. Bu durumda önümüzdeki en önemli soru şu oluyor; “Peki ne yapmak lazım. Borsada kazanmak gerçekten mümkün mü? Mümkün ise nasıl?”

 
Borsada ciddi getiriler elde etmenin birinci altın kuralı, fiyat hareketlerini izlememek ve alınan hissenin değeri üzerinde yoğunlaşmak. İkinci altın kural ise borsaya konulan tasarruflar çok büyük olmamalı. 

Borsaya koyduğunuz para sizin için ne kadar büyük önem taşıyorsa, fiyat hareketlerini sürekli izleme isteği o kadar şiddetli. Bu da başarısızlığı beraberinde getiriyor.

***
Eğer 2000 yılında Mardin Çimento hissesine 10 bin TL yatırsaydınız sadece hisse senedi fiyat artışı nedeniyle 25 Nisan 2012 tarihi itibariyle 544 bin TL’niz olacaktı. Eğer bunun üzerine aldığınız kârları da eklersek toplam paranız 800-900 bin TL oluyordu. Eğer aldığınız kâr paylarına da o günkü fiyatlardan hisse senedi aldığınızı varsayarsak 1.2 milyon TL’niz olacaktı.
Eğer 2000 yılında 10 bin TL değerinde Ford Otosan hissesi almış olsaydınız. Çıplak fiyat hareketi nedeniyle toplam paranız 25 Nisan 2012’de 199 bin TL olacaktı. Eğer aldığınız kâr paylarını da eklersek toplam paranız 340 bin TL’ydi.. Eğer kâr paylarınıza da hisse aldığınızı varsayarsak toplam miktar 600 bin TL civarına yükselecekti. 
Yukarıdaki örneklere benzer şekilde aynı dönem için bir hesaplama yapıldığında İzmit Motor Piston hissesine 10 bin TL yatırılsaydı sadece fiyat artışı nedeniyle 614 bin TL’niz olacaktı. Buna kâr paylarını eklemeniz durumda ise toplam paranız 1.1 milyon TL’yi geçiyordu.
Bu örnekleri çoğaltabilirim. Fakat tabi ki 2000 yılından 2012 yılına kadar elde tutmanız durumunda hiç para kazanamayacağınız ve hatta 2000 yılında yatırdığınız 10 bin TL’nin belki de yarı yarıya düşebileceği hisseler de vardı. Aslında bu durumda olan hisse sayısı pek de azımsanacak kadar değil. Örneğin Boyner hissesine 2000 yılının Ocak ayında 10 bin TL yatırsanız, şu an toplam paranız 7000 TL civarında olacaktı. Üstelik bu arada iki defa sermaye artırımı da yapıldı. Benzer şekilde VKING Kağıt hisseleri Ocak 2000’de 1.55 fiyatındaydı ve şu an 1.13 TL civarında .
Elbette ki borsada uzun vadeli yatırım yapan kazanacak. Fakat şunu önemle vurgulayayım ki, borsada size kazandıracak şey UZUN VADE değildir. Size kazandıracak şey uzun vadede büyümesini sürdürecek ve sürekli olarak kâr ederek özvarlıklarını artıracak şirketler.


İşte borsaya yatırım yapılırken her yıl kâr eden, özvarlıklarını sürekli artıran ve elde ettiği kârı da yatırımcısıyla paylaşan şirketleri seçmek gerekmekte. Bir şirket her yıl kâr ediyor olabilir. Özvarlıklarını sürekli artırıyor ve kâr dağıtımı da yapıyor olabilir. Fakat pahalı olduğu için almamak gerekebilir. Bu yüzden de değeri uygun olan, her yıl kâr eden ve kârını yatırımcıyla paylaşan veya en azından bedelsiz olarak dağıtan şirketlere odaklanmak faydalıdır.


Sağlıcakla kalınız….

Doç. Dr. Yaşar ERDİNÇ


1 yorum: