30 Kasım 2018 Cuma

!!Sigara Sağlığa Zararlıdır!!

Bu sefer yeni paylaşım Twitter'da paylaşımlarını çok beğendiğim Murat beyden.
Takip etmeyenler varsa acilen takibe almalarını öneriyorum.


https://twitter.com/TEMELANALIZCI

Sigarayla alakalı çok güzel bir projeksiyon yapmıştı, uzun zamandır onu eklemek istiyordum. Nihayet vakit bulabildim eklemek için.
Üzerine tıklayarak resmi büyütebilirsiniz.


5 Kasım 2018 Pazartesi

Amaç Ne? Zengin Olmak mı Hayat Standardını Sürdürebilmek mi?

Şimdi haliyle genç arkadaşlar merakla soruyorlar, uzun vadeli yatırım veya bazılarının söylemeyi sevdiği gibi, başka bir tür olan, temettü yatırımcılığı, bazılarına çekici geliyor bazılarına anlamsız. Kişiden kişiye anlamlı ya da anlamsız gelmesinin bir sürü sebebi olabilir elbette. Kişilik özellikleri, beklentiler, oradan buradan duyulan hikayeler, belki kendilerine ait deneyimler, gözlemler vb.

Aslolan şu ki, her hastalığı iyileştiren bir ilaç olmadığı gibi, her zaman kazanmayı sağlayacak tek bir strateji de yok. Bu işin bir standartı da yok. Gulliver'in maceraları gibi, devlerin dünyasında cüce, cücelerin dünyasında dev olabilir aynı kişi. Kimine kazandıran kimine kaybettirebilir.

"Uzun vadeli yatırımcılık iyi midir?" sorusunu bana sorduğunuzda, "Üstüne strateji tanımam" yanıtını alırsınız ama örneğin Forex'ten dünyaları götürmüş birilerine sorarsanız, saçmalık ötesi bir strateji olduğunu duyarsınız. Sanıyorum Peter Lynch idi, bu kişinin bir kitabı vardı, dünyanın en büyük yatırımcıları ile görüşüp stratejilerini sorguluyordu. O kitapta dahi, kazanmanın bin bir yolunu tercih etmiş ve başarmış kişileri görüyorsunuz. Bırakın uzun vadeli işlemi, çöp süpüren diye tasvir edilen stratejilerle çok ama çok kazanan kişiler görebilirsiniz.

Fakat hangisine bakarsanız bakın bir kaç ortak nokta görebiliyorsunuz,
- Sabır
- İşine olan hassasiyet
- Araştırma
- Sürekli takip
- Analiz
- Yaptığı yatırımla evlenmeme, aşık olmama. Gerektiğinde yolları ayırabilme.
- Disiplin

Uzun vadeli yatırım ile ne anlıyor arkadaşlarımız bilmiyorum. Mesela acaba "Bir alırım yıllarca yatarım" mı? Yoksa "Alırım unuturum" mu? Ya da "Ben temettüsünü alırım, gerisini başkası düşünsün" mü?

Enflasyonun yüksek olmadığı, ekonomik stabilitenin olduğu bir ülkede, uzun vadeli yatırım yapmak, makul ve mantıklı. Hatta bu yolla ciddi birikimler sağlayıp, zengin olabilmekte olası. Ama koyduğunuz paranın değer kaybının süreklilik arz ettiği veya bırakın yılı ayı, bir gün içinde %3-5 hareketliliğin olduğu bir ülkede bu iş mantıklı mı? Bunu gençlerin mutlaka sorgulaması lazım.

Bu konu sadede hisse senedi yatırımı konusu değil, dükkan, ev arsa vb. artık ne yatırımı ise hepsi için geçerli.
Mesela 2007 yılının Aralık ayının 7'sinde 300.000TL verdiniz, Çekmeköy'de ev aldınız. Şu an burada aynı evi 1.000.000TL'ye alıyorsunuz. Neredeyse 4 kat artmış değil mi?(Bunlar gerçek rakamlardır!)

Bakalım öylemi?
7 Aralık 2007 günü sizin 300.000TL'niz yaklaşık 255.000$(1$=1,17TL) ediyor. Yani bugünkü kura çevirdiğinizde 986.850TL(1$ = 3,87TL)
Eğer paranızı dolar faizine koysaydınız, hadi ortalama %3 olsun yıllık getiri, paranız bugüne kadar %35 kazanacaktı. Yani paranız 344.250$ olacaktı. Yani 1.332.250TL.

Çekmeköy'de kira getirisinin dairenin fiyatını karşılama oranı 15 yıl idi 2007 fiyatları ile. Aldığımız tarihten bu yana 10 yıl geçtiğine göre kiradan 200.000TL aldınız şu ana kadar. Ne oldu paranızın değeri 1.000.000+200.000= 1.200.000TL. Hadi diyelim siz şanslısınız dairenizi birmilyona değilde 1.100.000TL'ye sattınız.

Sonuç ne? TL bazında çılgın para kazandık görünürken, sadece dolar bazında yapılan hesapla en iyi ihtimalle el elde baş başta oluyor. Eskilerin deyimi ile bir arpa boyu dahi gitmedik

E peki nerede bu uzun vadenin cazibesi?

Peki, bazen günde %3-5 değişiklik olan bir ülkede kısa veya orta vade cazip mi? Eh günlük %3-5 kazanan taraftaysanız cazip. Değilseniz facia. Kazanan tarafta olma olasılığımız nedir?

Çok yakınlarda yayınlanan bir araştırma sonucuna göre, verdiği kararların doğruluk oranı %70 olan yatırımcı oranı kaç biliyormusunuz? % 0(sıfır). Verdiği kararların doğruluk oranı %20 olan yatırımcı oranı kaç biliyormusunuz? % 80.

Bu ne anlama geliyor?
Şu anlama geliyor. Kim olursanız olun %70 doğruluk oranı ile işlem yapmanız mümkün değil ve verdiği kararların doğruluk oranı %20 olan yüz kişi içindeki seksen adamdan biriside sizsiniz. Geriye kalan 20 kişinin işi dahada vahim. Diğer bir deyişle aldığınız her 5 kararın sadece bir tanesi doğru olacak.

Yüksek volatilite olan bir ülkede bu şekilde karar vermek zorunda kalacağınız durum sayısı çok fazla olacak demektir. Stabil ekonomisi olan bir ülkede yaşayan sizin gibi bir yatırımcının onlarca katı fazla riskiniz ve bir o kadar da kaybetme olasılığınız var.

Uzun vadeli yatırımında öyle manyaklar gibi para kazandırmadığını gördük, ülkemizde.
Peki ne yapacağız? Sen ne demek istiyorsun? Ayrıca sende kimsin diye sorabilirsiniz.

Bir süredir bu forumda yazıyorum, o yüzden eski arkadaşlar beni az biraz biliyorlardır. Bilmeyen arkadaşlarımda, uzun vade, temettü, BES gibi başlıkların altında yazılarımı bulabilirler.

Ne yapacağız? Bu sorunun doğru cevabı kişinin kendisinde saklı. O yüzden yukarıda sordum; uzun vadeli yatırımdan ne anlıyorsunuz ne bekliyorsunuz diye.

Eğer beklentiniz çok zengin olayım, voleyi vurayım, falan ise uzun vade işi yanlış adres. Sizin için her yer yanlış adres zaten. Gidip at yarışı oynamanız, milli piyangoya dadanmanız veya mafyaya katılıp illegal işler yapmanız belki size daha çok fırsat tanıyacaktır, voleyi vurmanız konusunda.

Böyle ülkelerde,yukarıda da açıklamaya çalıştım ne kısa vadede nede uzun vadede, küçük yatırımcı kimliği ile vole falan vuramazsınız, çok zengin olamazsınız. Ya da olabilecek olan çok ama çok küçük azınlığın bir parçası olma olasılığınız çok ama çok az.

Uzun vadeli yatırım işinde öncelikli hedef, sizin çalışmadığınız zamanda, en çalıştığınız zaman kadarki standartlarızı tutturmak olmalı. Olaya ancak bu pencereden bakarsanız, uzun vadeli yatırım işi size anlamlı ve mantıklı gelebilir.

Örnek vermek gerekirse; eğer siz bir polis memuru iseniz ve maaşınız 3500TL ise ve bu maaş, insan gibi belli standartlarda yaşamanıza yeterli ise, öncelikli amacınız çalışamayacağınız yıllarda en az bu kadar para kazanmak olmalı. Hiç kimse, 3500TL kazanıp istediği standartlarda yaşarken, uzun vadeli yatırımcılıkla milyarder hadi daha mütevazi olalım multimilyoner olmayı hedeflememeli. Hedefliyorsa, dediğim gibi bu, cafcaflı söylemi ile "mission impossible" durumudur.

Ama dedik ya bu ülkede enflasyon var, size bu sene 3500TL getiren yatırım tutarınız gelecek sene %15 enflasyondan dolayı 2.975TL alım gücü ile dönecek. O halde ikinci hedefiniz, ilk hedefiniz olan size 3500TL getiri sağlayan yatırım tutarınızı enflasyona ezdirmeyecek bir birikime ulaştırmak. Ve bu enflasyona karşı ezilmeme hadisesini katı bir disiplinle uzun yıllar devam ettirebilmek.

Çok parası olanlar, anadan atadan kendisine birşey kalanlar veya bir şekilde risk alma lüksü olanlar için yazılmış bir yazı değildir bu bu arada. Bu başlığın ana hedefi olan aldığı maaşla geçinmeye çalışan "Beyaz Yaka" tabir ettiğimiz kişiler için yazılmıştır.


Uzun vade yatırımcılık, bu kitle için hayatını belli bir standartta devam ettirebilmenin en önemli anahtarlarından birisidir. 

Amaç önemli. Amaç para kazanmaksa işi zordur insanın, amaç kazandığı parayla olabildiğince güzel yaşamaksa ona ulaşmak daha kolaydır. Birinin sınırı yoktur sen ona koştukça o senden uzaklaşır bir türlü ulaşamazsın, ömrünü yer. Tatmin olamazsın, mutlu olamazsın.

Diğerinde, hayatın güzelliklerini yaşama şansın olur.

Bakın Ömer Hayyam ne demiş, ne güzel ne anlamlı demiş;

Ben olmayınca bu güller bu selviler yok,
Kızıl dudaklar mis kokulu şaraplar yok,
Sabahlar, akşamlar, sevinçler, tasalar yok,
Ben düşündükçe var dünya, ben yok o da yok.


Ne adamlar gördüm, bankada parası çoktu. Ama bankadaki parasına dokunmamak için, çoluk çocuğunu alıp bir tatile götürmez, beraber bir yemek yemezdi. Üstüne başına bir şey almazdı, çocuklarının eğitimine para ayırmazdı. Tek hedefi, bankadaki parasının çoğalmasıydı. Bir sene önce yakın arkadaşlarımdan birisini

kaybettim, ağır ve sancılı süren bir sürecin ardından gitti. Bu tip bir adamdı. O sancılı sürecinde sürekli konuşurduk. Bir gün sordum en büyük pişmanlığın ne Erdal diye.

"Kardeşim dedi, ben de kendime sürekli soruyorum artık bunu. Dönüp bakıyorum, hanıma ve çocuklara çok ayıp etmişim. İçi boş bir amaç tüm ömrümü almış. Biliyor musun dedi ben hiç yurtdışına gitmedim, hiç Karadeniz'i görmedim."

Amaç önemli amaç. 


Sevgiler

-hisse.net'ten ctugrul'un yazısı-

*3500TL örneği, farazidir. Sizin standartalarınız 5000, 10000 veya farklı olabilir. Lütfen ben 3500TL değilde 10.000TL kazanıyorum ne olacak bu durumda diye sormayın. Ana husus standardınızı devam ettirebilme mümkün mertebe ve makul ölçülerde arttırabilmek olmalı.



18 Ekim 2018 Perşembe

Hayat Dersi

Gerektiği gibi tasarrufunu yapıp, paranın kıymetini bilip, borsayı gerektiği gibi öğrenip, parasını doğru hisselere yatırıp, disiplinli davranıp 10-15 sene geçiren bir borsa yatırımcısı, temettü emeklisi ya da erken emekli mertebesine ulaşabilir. 

Temettü emeklisinin ya da erken emekliliğin ne anlama geldiği önemli sizin için. Kolay da değil , hayal de değil.Hayattaki her şey için söylenebildiği gibi bu iş için de böyle. 

Bakın ben 45 yaşındayım. Benim annem babam yatılı öğretmen okulu mezunu, 2 emekli cumhuriyet öğretmeni. Atadan dededen hiçbir şeyimiz yok. Ne 1 dönüm toprak ne 1 kuruş miras. Annem babam ikisi de köyde doğmuş büyümüş. Rahmetli babam çarıkla çobanlık yapmış. Ben çük kadar kasabada doğdum büyüdüm. Annem babam bu ülke koşullarında eşşek gibi çalışıp dirhem dirhem biriktirdiler. 8-10 yaşlarında evimizde raftaki bozuklukları görüp canım simit çektiği için uzandığımda annem onlar ekmek almak için ayrıldı derdi. Simit hayal olurdu, burnumda tüterdi. Bu yaşımda gözümden gitmiyor. Annem öğretmenliğin yanında her gün yan gelir için evde terzilik yaptı. Ne mi oldu ?

30 senede kendilerinin üzerine bi don bi gömlek alamadılar ama yaptıkları tasarrufla bana ve kardeşime hayatımızı kurtaran ayrı ayrı iki küçük ev aldılar. Sadece öğretmen maaşıyla ve sadece o maaşlar üzerinden yapılan tasarrufla. Bunun gerçekleşebileceğini onlar üzerinden gördükten sonra hayatta kişinin ya da birbirine güvenen seven eşlerin herşeyi yapabileceğine inanıyorum. 

Ben de üniversite kazandım kasabadan çıktım, İzmir'e yerleştim.İlk üniversiteyi bitirdim sonra ikincisini de bitirdim. Eşimi, Allah'ın yazısıdır ki öğretmen buldum. İkimizde asgari ücretlerle yıllarca İzmir'de çalıştık ama öğrendiğimiz gibi biz de dirhem dirhem biriktirdik. Ağladık sızladık ama bizi mutlu edebilecek kadar da gezdik tozduk yedik içtik. İkimiz de özel sektörde eşşek gibi çalıştık, maaşlarımızı büyüttük. Tasarruflarımızı arttırdık. Yaklaşık 20 yıldır borsa ile ilgiliyim ve bütün birikimimizi borsa ile çoğalttık.

Mühendis değilim, matematikçi değilim, muhasebeci değilim, bankacı değilim. Her şeyi kendim öğrendim ve uyguladım. Şu an Kuşadası'nda küçük bir ev alıp kalan bütün paramı temettü ya da mevduata koyup ayaklarımı balkon demirlerine uzatıp hiçbir şey yapmadan yaşayabilecek parayı kazandım. Olmaz diye bir şey yok bal gibi olur. Bu iş 45-50 yaşına geldiğinde yaşam tarzını nasıl ve nerde çizdiğinle ilgili. Servet değil emekli hayatı sürebileceğin bir birikim ve gelirden bahsediyorum ben.

-hisse.net'ten onelle'nin yazısı-

3 Ekim 2018 Çarşamba

Kriz

Son zamanlarda hisse senedi ağırlıklı konuşulmakta. Ama borsada tecrübesi az olan ve özellikle kriz tecrübesi olmayan arkadaşlarda gözlemlediğim şey özgüvenin tavan yapmış olması. Bunu ifadelerinden anlayabilecek tecrübem var.

86-87 de sokakta meyve kasalarının üzerinden hisse senedi aldığımı bilirim. 8-9 senedir hiç bir senet almadım,satmadım. O zamana kadar 20-22 sene çok oynadım. Bu zaman zarfında 1999 - 2000 dönemi en unutulmazıydı.

99 depremi 17 Ağustos'tan bir kaç gün önce tamamen tesadüf , tüm birikimim ile bir çimento hissesi almıştım. (80 bin dolar civarı idi sanırım) Benim de kötü huyum her zaman yumurtayı tek sepete koymam. Tek hisse senedi . 

Neyse , deprem oldu. Ölmediğimize şükrettik tabi, o sırada Avcılar da oturuyordum , Avcılar'da 270 kişi civarı ölü vardı. Ölmedik dedim , ama sanırım finansal açıdan öldüm diyordum. Çimentoya %100 birikimimi gömmüşüm , hisse senedimde deprem bölgesinde, müşterileri de. 

4 gün üst üste tavan gitti , %80 -85 kar etmiştim. Tamamen tesadüf. En kısa zamanda en yüksek kazancımı elde etmiştim. Sattım sonra.

2000 yılına girerken , tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de bir milenyum olayı patlamıştı. Bankalardaki , aracı kurumlardaki hesap bilgilerinin güvenliği ile ilgili aşırı risklerin oluşacağına dair bir sürü dedikodu konuşuluyordu piyasada. 99 Ekiminden , 2000 Ocak sanırım 17'sine kadar , yaşayanlar çok iyi hatırlar, inanılmaz bir ralli yaşamıştık. Sanayi mühendisiyim , özel bir şirkette beyaz yakalıyım anlayacağınız, çok nadir düzeltmeler oluyordu, genelde borsa o 3-4 aylık sürede hep yükseldi, günde 1 aylık net maaş kazandığım o kadar çok gün olmuştu ki. Profesyonel işimle ilgili konsantrasyonumu yitiriyordum çoğu zaman. 3-4 aylık sürede paramı TL bazında 6 katına artırmıştım. Tekrar yazıyorum, 4 ayda tam 6 kat. Eşi portföy müdürü olan bir çocukluk arkadaşım 10 katına çıkarmıştı parasını 4 ayda. 

Sonra .. 

Sonra 2 ay bir şelaleye yakalandık ki sormayın gitsin, serbest fiyattan satışa koyduğunda bile gitmediği zamanlar oluyordu. Tam bir yıkım. Sabrettim, Mayıs 2000'de tekrar Ocak 17 seviyelerine yaklaştı. Paramız tekrar o görkemli seviyelerine çok yaklaşmıştı. Ama para kazandıkça öyle bir özgüven patlaması oluyor ki gözün kararıyor. En iyiyi sen biliyorsun, ne günlerdi o zamanlar. Gün içi şirkette işini sadece idare ediyorsun, gözün tamamen seansda, mesai sonrası hisse nette her gece 2 lere kadar sohbetler. 

2000 Mayısından sonrada çok çok uzun süren şelaleye yakalandık tabi. Yabancı elimize vermişti senedi. Uzun vadeli yatırımcı olduk mecburen. 7 sene sonra, param TL bazında anca yakın seviyelere gelmişti ama yılların alternatif faiz kaybıda girmişti tabiki.


Bu dönemin bana kazandırdığı, profesyonel mesleğime daha bir sarılmak oldu. Bir de kredi ile oynamamıştım. Eşi aynı zamanda portföy yöneticisi olan çocukluk arkadaşım, kredi ile oynamanın da getirdiği nedenlerden dolayı, önce yuvası dağıldı. 2002'de de kafasına sıktı, intihar etti.

Öyle müthiş bir yükseliş olduki 3-5 ayda, insanların resmen sosyal statüsü değişti. Ve öyle şiddetli ve uzun süreli bir yıkım olduki her şeyini kaybeden bir sürü insan oldu. Bu herşeyini kaybeden insanlar da, öyle cahil cüreha takımı insanlar ordusu değil, donanımlı, tabiri caizse zehir gibi, sermaye piyasasının tam ortasındaki adamlar.

Bakın bu 99-2000 dönemi ile ilgili bir anımı daha paylaşayım. Erkek kardeşim 6 sene önce bir hastalıktan dolayı rahmetlik oldu. Mesleği broker. 99-2000 döneminde kendisi Global Menkul'de çalışıyor. Hem brokerlık yapıyor, hem de kendi portföyünü yönetiyor. Gömlekçi deniliyor böylelerine. Hasta derecesinde BJK'liydi rahmetli. Fazla bir sermayeside yok o zamanlar 29-30 yaşlarında yeni evli genç biri. O kısıtlı sermayesini 99 Ekim-2000 Ocak arasında öyle bir duruma getirdi ki, evi bile olmayan biraderim 2000 model Range Rover'a yazıldı, kaporasını verdi. Tek şartı plaka BJK olmalıydı. BJK plakalı araç sayısı da teorik olarak 99 tane. 34 BJK 01...99 a kadar. Galeri plakayı ayarlayabilmek için bir süre istedi, zaten tanıdığıymış. 1 ay sonra plaka hazırlandığında bu sefer şelaleye yakalanan kardeşim biraz erteledi cip'i. Sonuçta 1 yıl sonra anca Renault Broadway alabildi o parasıyla .

Kriz görmemiş forumdaşlar , kendimizi çok akıllı görmeyelim, özellikle borsa krizi öyle bir şey ki adamın feleğini şaşırtır. Yerle bir eder, tekrar yükselicek diye beklerken daha da dibe batarsın. Tecrübelilere , 'Aman bu ne biliyorki' diye yaklaşmayın. Çok tecrübeliler var fikirlerini beyan eden. Lütfen değer veriniz, değerlendirmeye çalışınız bu bedava bilgileri.

-hisse.net-


5 Mart 2018 Pazartesi

Genç Bir Yatırımcıdan

Kendimi tanıtarak başlayayım, 21 yaşındayım, üniversite 3. sınıf öğrencisiyim. Hisse.net'i 4 yılı aşkın bir süredir takip ediyorum. Geçimimi aldığım burslarla ve özel ders vererek kazandığım parayla sağlıyorum. Arttırabildiğim kısmıyla da karınca kararınca yatırım yapmaya çalışıyorum.
Konuyu okuyan yaşıtlarım vardır belki diyerek naçizane borsa serüvenimi paylaşmak istiyorum.

Başlarda çoğu insan gibi ben de borsayı kısa yoldan zengin olma aracı olarak hayal ediyordum. Bu piyasaları araştırma sebebim de kolay yoldan para kazanmaktı. Akla mantığa önem veren biriydim ancak kendime de güveniyordum. Hangimiz Wolf of Wall Street olmak istemeyiz ki öyle değil mi. Ancak okuyup araştırdıkça daha da rasyonel düşünmeye başladım. Düzenli olarak yıllık yüzde 10 reel getirinin ne kadar büyük bir başarı olduğunu gördüm. Şimdi geriye dönüp bakınca ne kadar toymuşum diyorum. Neyse ki o zamanlar da binbir emekle arttırdığım üç beş kuruşumu böyle hayallere kaptırma lüksümün olmadığını erkenden fark ettim.


Bu noktada bir eleştiri yapmam gerekirse şunu söyleyebilirim bence zengin olma hayali hepimizin ortak noktası. Forexte ya da spekülatif hisselerde varlıklarını hiç eden insanların yaptıkları hata ise kendilerine fazlaca güvenmeleri ve yanılabileceklerine ihtimal vermemeleri. Başarılı olacağımıza kör bir biçimde inanıyoruz. Bunu yapmamalıyız.

Aldığım ilk ders, egomu yenmek oldu. Kumarbaz değil yatırımcı olacaktım.

Sonra eski forumda uzun vadeli hisse senedi yatırımcılığını keşfettim. Bu konudaki neredeyse bütün arşivleri okudum diyebilirim. Nihayet aklıma mantığıma uyan bir yatırım stratejisi bulmuştum. Yatırım demişken al-satı bir yatırım olarak görmediğimi belirtmek isterim. Hele FX firmalarının üyelerine sürekli yatırımcı demesine uyuz oluyorum.Yatırımcı aşağı yatırımcı yukarı 3 ayda hesapların %80 i sıfırlanıyor. Borsa dediğimizde aslında al sat bir zero-sum game yani sizin kazandığınız kadar birileri kaybediyor. Komisyona giden parayı hesaba katmıyorum üstelik. Ben böylesi bir rulete 1 milyon dolarımı yatıramayacağımı düşündüm. Öyleyse 1 kuruşumu bile yatırmam dedim.

Uzun vadeli temettü yatırımcılığı böyle değildi kimseye kaybettirmeden istikrarlı bir şekilde para kazanmak mümkündü.

 

Hemen burada bir parantez açıp şunu söylemek istiyorum. Uzun vade yatırımcılığı kavramının da zaman zaman içinin boşaltıldığını düşünüyorum. Sözümona teknik analizle 3 aylık vadeli 25 hisse seçen uvy ustalar, hangi hisse olursa olsun al unutçular... Hele uzun vade yatırımcılığını pazarlarken 20 sene önce Aselsan alsan uçardın 30 sene evvel Isctr alsan kaçardın diyenler. Hiçbir zaman madalyonun öteki yüzünü göstermiyorlar. 20 sene önce alıp unutsaydınız bugün TL bazında bile eriyen bir dünya hisse var. Üstelik devrinin parlak gelecek vaadeden şirketleri. Borsadan çıkarılanları saymıyorum bile.

Aldığım ikinci ders; benim kazancımın birilerinin kaybı olmaması gerektiğiydi. Üçüncü olarak ise uzun vadeli yatırımın dokunduğu her hisseyi uçuran sihirli bir değnek olmadığını öğrendim.

Aldığım dördüncü dersi de bir olay üzerinden anlatmak istiyorum. Bugünün en beğenilen hissesi olan Tüpraş çok değil bir buçuk sene önce yerden yere vuruluyordu. Böyle bilanço olmaz olsun. Elektrikli arabalar gelecek Tüpraş bitecek. Fosil yakıtlar uzatmaları oynuyor vesaire vesaire. Tüpraş teker teker bütün model portföylerden kapı dışarı ediliyor. 85 te zirve yapan hisse 15 Temmuz'un da etkisiyle 50 liraya doğru emin adımlarla ilerliyordu. Bendenizin de portföyünde ciddi bir ağırlığa sahipti tahmin edeceğiniz üzere. Yaptığım über analizler sonucu Tüpraş'ı kestirmiştim gözüme 😊 Tüpraş topiği de çoktan kaynamaya başlamıştı. 

Ben yerimde duramıyordum. Hisseyi satmalı mıydım yoksa maliyet mi düşürmeliydim ne yapmalıydım? İtiraf edeyim çok da bilinçli olmadan bir tercih yaptım ve şansım yaver gitti. Tüpraş düştükçe ben alıyordum. Maliyetim hatırı sayılır ölçüde düşmüştü ama yine de bir ara bilançonun düzelmesi ve dolayısıyla temettünün yükselmesi gerekiyordu. Bu hamleyi yaparken iki şeyi göz önüne aldım, Tüpraş'ın piyasadaki neredeyse tekel konumu, ve bir Koç Holding iştiraki olması. 2 kötü çeyreğin ardından işler yoluna nihayet girdi. Kocaoğlan bu şekilde giderse 3 4 temettüye kalmaz maliyetimi sıfırlayacağım 👍

Ve gelelim aldığım dördüncü derse: Daha önce okuduğum ancak bizzat tecrübe etmeden anlamadığım, Omahalı yaşlı bir adamın öğüdüne ‘Başkaları açgözlü olduğunda kork, başkaları korktuğunda açgözlü ol’.

Yahu zaten öğrenci adamsın üç beş liran ne kadar da değerliymiş bu kadar uğraştığına değmez gidip iddaa oynasana diye düşünenleriniz olabilir. Belki haklılardır da ancak benim asıl niyetim belli bir plan oturtup ileride iş hayatına atılınca yani başlıkta da belirttiğiniz gibi ‘Beyaz Yakalı’ olunca birikimlerimi doğru bir şekilde değerlendirebilmek. Bugünki çabamı bir nevi staj olarak görüyorum.

Bu yolculuğumda sizlerin katkısı tahmin edebileceğinizden çok daha fazla. Hiçbiriniz zorunda olmamanıza rağmen insanlara yardımcı olmak adına bilgi birikimlerinizi paylaşıyorsunuz. İçtenlikle teşekkür ederim. Benim küçük tecrübelerimin de birilerine yardımcı olacağını umuyorum. İnşallah her şey gönlünüzce olur boş konuştuysam affınıza sığınıyorum

Saygılarımla

-hisse.net forumdan-


8 Ocak 2018 Pazartesi

Borsadan Hayat Dersi

Değerli arkadaşlar konuyu uzun süredir keyifle takip ediyorum.. Lakin hisse senedi yatırımlarınızla ilgili olarak bir kaç kelam ederek katkıda bulunmak isterim.
Özellikle babam vasıtasıyla hisse senedi,borsa ile ilgili çocuk yaşlarda tanıştım. Yaklaşık 20 yıldır aktif olarak piyasadayım. Kısa vadeli al-sat'tan para kazanan da görmedim.

2005 yılının yaz ayında epeydir görüşmediğim öğretmen olan bir arkadaşıma hisse senedi yatırımını anlatığımda, kendime göre yüklü miktarda Afyon Çimento taşıyordum, borsa arkadaşımın kafasına yattı ya hemen bi hesap üç beş birikmişini yatırdı başladı al sat yapmaya, ilk başladı ara ara telefon açıp uzun uzun keyifle anlatıyor derken sıkı borsacı oldu boynuz kulağı geçti, eğitimler teknik temel analiz kursları epey bir zaman geçti iletişimimiz koptu görüşemedik. Derken 2010 yılında Ankara'da bir mekanda tesadüfen karşılaştık uzun uzun sohbet ettik, başladık borsa hisse senedi konuşmaya. Afyon'ları sordu bedelsiz haberi çıkmış hisse zirvelerde 2400'lü rakamlarda çok rica etti kaç lotun var, maliyetin ne diye söyledim şaşırdı kaldı, o kadar eğitim kurs bilgi hepsi çöp oldu kafasında, sen neler yaptın diye sorduğum da konuşmak istemedi. Anladım ki baya bi zarar etmiş.
Kesinlikle uzun vadeli ve temettü yatırımcılığı derim, Koç Oyak İş Sabancı hisseleri başta olmak üzere az ya da çok düzenli temettü veren büyüyen şirketlere ortak olun, kendinizi duygularınızı iyi yönetin ve bir o kadar da önemseyin, sabretmeyi öğrenin.. sevgi ve saygılarımla

-hisse.net'ten apa'nın yazısı-