21 Temmuz 2020 Salı

Değer Yatırımı Nedir? - 4

Bir şirketin FVAÖK'ü (EBITDA'sı), yaptığı işten gerçekten elde ettiği karlılığı gösterir.
FVAÖK altında bir çok kalem vardır.. Örnek; amortisman giderleri, finansman giderleri, vergi ödemeleri gibi.. Sonrasında net kar ortaya çıkar.

(Not: Bilmeyenler için.. bir şirketin fvaök'üne, esas faaliyet karına, (dipnotlardan) amortisman, itfa ve kıdem tazminatı karşılıklarını ekleyerek ulaşırsınız.)

Küçük yatırımcı genelde "net kar" rakamına odaklanır.. Hatta aracı kurum raporları da bunları küçük yatırımcının önüne en önemli bilgiymiş gibi koyar.. "ABC şirketinin net karı geçen yıla göre %... arttı." der mesela.. 

Halbuki bir çok örnekte o kar artışı, belki de faaliyetlerin dışında bir sebepten kaynaklanmaktadır.. Örnek: bir asset satışı gibi... Bunu zaten ciddi analiz yapan, şirketi takip eden herkes önceden bilir.. Kar geldiğinde ise, malı devretme zamanıdır..
Halbuki Warren Buffet'ın "The buttom line does not tell the whole story." (dip rakam (net kar) size tüm hikayeyi anlatmaz) lafı çok doğrudur.
Bu nedenlerledir ki, FVAÖK dünyada satın alım kovalayan fonların en fazla dikkat ettiği göstergedir.


Bu şirket esas faaliyetinden ne kadar para kazanıyor? Ben bu şirkete kaç para veriyorum...Soru budur aslında..
Kaç para verdiğiniz "piyasa değeri" değil, "firma değeridir" ..
2 şirket düşünün ikisinin de piyasa değeri 100 milyon $.
Ancak birisinin kasasında (A Şirketi) 10 milyon $ hazır değer var, diğerinin (B şirketi) ise kasasında 5 m$ var ancak 20 milyon $ da banka borcu var.

Siz A şirketini aldığınızda aslında 90 milyon $ firma değeri ile alıyorsunz.. B şirketine ise 115 milyon $ değerleme yapmış oluyorsunuz..
Buradan yola cıkarsak da, örneğin her iki şirkletin yıllık FVAÖK'ünü 10 milyon $ kabul edersek, A şirketine 1 yılda yarattığı esas faaliyet karının 9 katını, B şirketine ise 11,5 katını ödemiş oluyorsunuz.. A ve B 'nin geleceğe dönük beklentileri sizin gözünüzde paralel ise, o zaman A şirketini almak daha cazip olmaktadır.

-hisse.net'ten elliot41'in yazısı-


13 Temmuz 2020 Pazartesi

Değer Yatırımı Nedir? - 3

Matsushita Liderliği diye bir kitap var. Panasonic gibi dev şirketleri barındıran, Matsushita Holding'in başkanının hayatını ve kısmen Japon mucizesini anlatan bir kitap.
Adam, büyük zorluk ve hastalıklardan sonra bilfiil kendi ve karısı çalışarak bir fabrika kuruyor, dünya savaşı çıkıyor, herşeyini imparatorun emrine veriyor. Savaş bitince işgalcilere geçiyor fabrikaları. Yıllar sonra, artık geriye ne kaldıysa, darma duman bir halde teslim alıyor. Tekrar 0'dan başlıyor (ama öyle böyle 0' dan değil), hem o yıllardaki hastalık ve savaşlarda neredeyse tüm ailesini kaybediyor, hem de yokluktan, dünyanın en büyük holdinglerinden birini kuruyor. İbretlerle dolu kıymetli bir kitap.

 

80'li yaşlarında TIME dergisi bir röportajda "Bunca başarıya; bunca zorluğa rağmen nasıl ulaştınız?"diyor.
Zatın cevabı "Daha ölmedim, başarılı olduğuma nereden kanaat getirdiniz? Hata yapmak için zamanım var..." oluyor.

Demek istediğim şu, yatırım işinde doğruyu bilmek ayrı, doğruyu uygulamak ayrı, zor şartlara rağmen doğruyu uygulamak ayrı, somut başarıya ulaşmak ayrı, bunu ölene kadar yapabilmek ayrı. Diğer tüm işlerde olduğu gibi. İnsanın kendi ile büyük bir savaşı bu iş, çok bilen, iyi hesap yapan, çok zeki olan, çok tecrübeli olanların hepsini duygularına çok iyi hakim, disiplinli ve karakterli olanlar yener. İyi karakteri olan iyi yatırımcı olur.

Bence yatırımcılık konusunda, bu üstadlık işinin gelip dayanacağı son nokta "Hesabına güveniyorsan bahise büyük gir''dir.

Yani işin en zor noktası bu. Madem bu kadar eminsin, hesabına bu kadar güveniyorsun, gayet de güzel anlatıyorsun, bir süre geçinebileceğini kenara ayır kalan herşeyinle bahse yani ortaklığa gir.

Sonuç olarak, bunu doğru zamanda, doğru şirkette, herşeyini koyarak yapabilen yatırımın üstadı olur.

Bunu yapabilmemiz dileği ile..

 

-hisse.net'ten elliot41'in yazısı-

1 Temmuz 2020 Çarşamba

Değer Yatırımı Nedir? - 2

Yatırımcı doğru zamanı sabırla beklemeli. O zaman geldiğinde sermaye ve cesaret (hesabına güven) var ise başarı birkaç şeye dikkat ederek yakalanıyor. Dönen bir atlı karıncaya atlamaya benzetiyorum ben. Eğer tatsızlık çıkarmadan, etrafa, kendine zarar vermeden atlı karıncaya atlayabilirsen, sonra istediğin gibi tadını çıkarır, çok fazla telaşa kapılmadan durunca da inersin. Herşey doğru noktada atlamaya bakıyor.

Kişinin sabırlı olup doğru zamanı beklemesinin önündeki en büyük engel ise borsada sürekli fiyat kotasyonlarının oluşması.

Hisse Senedi Piyasları (Borsa):

Buffett, hisse senedi piyasalarını manik depresif ve hiperaktif bir adama benzetiyor. Öyle biri ki hiç talep etmemenize rağmen sürekli elinizdeki mala teklif veriyor, size bir mal satmaya çalışıyor. Sizin yada onun elindeki malın(şirketin) değeri, genelde yıllara sari olarak değişiyor ama o yinede her an, her dakika teklif veriyor.
Manik olduğu dönemlerde yüksek, depresif olduğu zamanlarda kötü teklifler verir. Bazı zamanlarda aklını kaçırıyor anormal yüksek veya düşük teklifler veriyor. Ve genelde en abartılı yüksek tekliflerin hemen akabinde abartılı düşük fiyatlar teklif ediyor.

Bu manik depresif adam, piyasaya likidite adı verilen çok büyük bir nimet eklediği için idare ediliyor, yoksa çekilecek biri değil.
Bu adamın kotasyonlarını, sadece alım ve gerek olursa satım esnasında değerlendirmek lazım. Onun dışında sadece harika mallara çok ucuz teklif sunmasını bekleyerek uzak durulur.

Buffett, şöyle diyor.

‘Geceleyin hisse fiyatlarını düşünerek yatağa girmek iyi bir şey değil. Biz değeri ve şirket performansını düşünürüz. Hisse senedi piyasasının görevi bize hizmet etmektir, emretmek değil’.

Başarılı İşadamı ve Emlak Yatırımcısı Borsada

Birçok iş adamı ve emlak yatırımcısı, kendi işlerinde çok başarılı iken sadece farklı birşey yapmaları gerektiğini düşünerek borsada ciddi zararlara uğruyor. Halbuki iyi bir işadamı ve emlak yatırımcısı, birçok akılsız spekülatörden daha fazla başarılı olabilecek ticari mantığa sahip. Asıl doğru yatırım mantığı, hisseye gayrimenkul yada iş gibi bakmak.

Reel Sektör/Gayrimenkul Sektörü'nün, hisse senedi piyasaları ile mukayesesi, kişiyi çok doğru bir bakış açısına götürür diye düşünüyorum.

2001 yılında, maliyetinin altında bir çok gayrimenkul alındı satıldı. 100.000TL’ye ev alan, çoğu Türk gibi başarılı bir emlak yatırımcısı, ona buna fazla danışmadan, fırsat bu fırsat der ve gidip evi alır. Hesap basittir. Bu evin bir değeri, maliyeti, kira getirisi var ve alt alta yazınca bu fiyata satılmaması lazım.

O aldıktan sonra konut fiyatları daha düşmeye devam eder aynı binada fiyatlar 75.000TL’ye düşünce adam parası varsa bir tane daha alır. 50.000’e düşerse borçlanır bir tane alır. 40.000’e düşerse aynı şehirde almayayım, deprem falan olur der belki ama başka şehirde yine alır.

Bu adamın üniversite mezunu olmasına, iyi danışmanları olmasına, çok zeki olmasına, inanılmaz formüllerle uğraşmasına gerek yok.

Bu noktada Buffett'ın şu sözlerini paylaşmak faydalı olur.

'125'i geçtikten sonra IQ'nun yatırım başarısı ile alakası kalmaz. Sıradan bir zekanız varsa, sadece başkalarının yaptığı gibi başınızı belaya sokacak dürtülerinize kulak asmamayı öğrenmek lazım. bunun dışında bişeye gerek yok.'

'Bize lazım olan daha fazla zeka değil, daha fazla disiplindir.'


Eğer emlak piyasasında da aldığı dairenin fiyatı, borsadaki gibi her dakika ekranda değişseydi, muhtemelen aynı adam ev fiyatı 75.000’e düşünce, borsada da yapacağı şekilde, bırakın yeni ev almayı 100.000’e aldığını da zararına satardı.

Yada 100.000 gibi uygun bir fiyattayken teknik analizi kullanır ve 170.000 olsun o zaman alayım derdi. Bir türlü bu açık büfeye katılamazdı. (100.000 liraya satılan bir malı almak neden 170.000 liraya satılan bir malı almaktan daha riskli bunu anlayamadım bu yaşa kadar diyor Buffett).

Emlak piyasası manik depresif ve hiperaktif bir tarzda işlemediği için yatırımcı çok büyük manevralar, zeka ve akıl alametleri göstermeden başarılı oluyor. Aynı yatırımcıyı borsaya götürünce, ezbere bildiği doğruyu, hayatta yapamıyor hatta aklının ucuna getirmiyor. Mutlaka bir anormallik yapmalıyım diye düşünüyor.

Bu manik depresif hisse senedi piyasası neden emlak piyasasından daha cazip fırsatlar sunuyor? Çünkü, tüm döngü borsaya benzemesine rağmen emlak piyasasında kimse kolay kolay akılsızlık yapmıyor piyasanın manik depresif, hiperaktif hareketlerine mürid olmuyor. Emlak piyasasında 5000 TL kira getiren 100.000 TL’ik ev bulunur mu? Yani F/K’sı 1,67 olan bir ofis, konut olur mu? Olmaz. Biri 5000 TL kira getiren evini 100.000’e satışa çıkarsa, çıkarmadan akrabalar alır, yoksa komşu alır, yoksa satmasını istediği emlakçı alır. Bu tip 40 yılda bir olabilecek (eğer olursa tabii) anormal fırsatlar piyasaya düşmeden kaybolur. Sermaye piyasalarında ise bol bol, sık sık olur. 2008 yılında F/K’sı 1'in altında, yani bir yıllık karından daha ucuza satışta olan şirketler vardı. F/K'sı 2-3 aralığında onlarca muhteşem şirket vardı.


'20-25 milyon TL'ye Tuncay Özilhan'dan ADEL'i istese kişi nasıl bir küfür duyardı acaba, yada THY'yi 600 milyona Tayyip Bey'den yada TTRAK'ı 200-250 milyona KOÇ'tan. Bunların hepsi manik depresif adam tarafından ekranlara yazıldı hemde aylar boyunca....Gören gördü, görmeyen bir dahaki sefere.

-hisse.net'ten elliot41'in yazısı-