28 Aralık 2021 Salı

Holdingler ve VUK Üzerine

VUK yani Vergi Dairesine sunulan mali tablolarla Konsolide Bilançolar hakkında hem bir bilgi vereyim hem de Holding şirketleri neden ucuz fiyatlanır onun hakkında fikrimi söyleyeyim.

Alt şirketleri olan şirketlerin bilançolarında genellikle VUK ve Konsolide bilançolarda çok fark olur. Çünkü VUK'ta sadece ana şirketin durumu gösterilir, konsolide bilançoda ise alt şirketlerde eklenerek total bir durum ortaya konulur.

Ama temettü dağıtılırken VUK'taki kara bakılır, sadece o kar dağıtılabilir. Çünkü dağıtılabilecek para sadece ana şirketin kasasında olandır. Ana şirketin karı 10 liraysa, konsolide bilançoda ise 100 lira kar gözükse bile bu kalan 90 liralık kar aslında kağıt üstündedir. Bu alt şirket temettü vermedikçe, yani ana şirkete para aktarmadıkça kağıt üstünde kalır o karlar.

Bu nedenle holdingler genelde daha düşük fiyatlanır. Ya da bazen alt şirketinin piyasa değerine anca ulaşmış holding görebiliriz, garipsenir bu durum ama kendi içinde tutarlı bir durumdur. 

Çünkü aslında holding şirketi dediğimiz ana şirket genelde bi masa bi sandalyedir, herhangi bir ana faaliyeti yoktur. Asıl faaliyet alt şirketlerde olur, hepsinin karları/zararları toplanır total bir rakam ortaya çıkar. Ama nakit olarak bakarsanız alt şirketler temettü vermedikçe ana şirkete yani holdinge para girişi olmaz.Bu nedenle de genelde temettü verimi olarak da genelde daha geride kalırlar veya daha düşük çarpanlarla fiyatlanırlar. Çünkü asıl önemli olan karı üreten alt şirketidir.

Bu nedenle karını kendi ana faaliyetlerinden oluşturan şirketler genelde daha yüksek çarpanlardan fiyatlanır. Yatırım yaparken bu durumu da dikkate almanızı tavsiye ederim.

Alper Ünsal GÜNDOĞDU

https://twitter.com/alperunsal7


 1. Holdinglerde iskontolu işlem görme sıklıkla yaşanan bir durum, fakat bu iskonto ne kadar olmalı sorusu çok kolay cevaplanabilecek bir soru değil. Bunun için öncelikle holdinglerde görülen net varlıklara göre iskontolu işlem görmenin muhtemel sebeplerine bakmak gerekiyor.

Holdinglerin iskontolu işlem görmenin muhtemel sebepleri: 

1. Holding yönetim giderleri 

2. Halka açık olmayan ve yüksek değerden bilançoya giren ya da değeri belirsizlik taşıyan varlıklar. 

3. İştiraklerden gelen temettünün, holding hissedarların yeterince yansımaması.

4. Holdingin portföyü yeterince iyi yönetmediği algısı, örneğin değerinin altında varlık satışı. 

5. Şeffaklıkla ilgili problemler.

Bu 5 maddede tanımladığım problemler, arada atladıklarım olabilir, holdingden holdinge ciddi boyutta değişim göstermekte olup bu maddelerde tanımlanan problemler büyüklüğü oranında holding iskontosunu arttırıcı etkisi olur ya da olması beklenir.

Örneğin 1 numaralı maddeyi ele alalım, holding yönetim giderleri. Bu giderler holdingden holdinge ciddi boyutta farklılık göstermektedir ve holdingin yatırımcı için değerini negatif etkilemesi beklenir. Sorunu ele almak için en doğru yöntem sanırım bu nakit giderlerin oluşturacağı negatif değeri İNA kullanarak bulmak ve holding değerine yansıtmak. Bu etki holding değerini iyi örnekte %1 düşürebilir, kötü örneklerde ise %10 ya da daha fazla da düşürebilir. Yani bu problem kendi başına holdinglerde net varlıklara göre %1-%10+ iskonto sebebidir.

İkinci madde ise holding portföyündeki varlıkların hangi değerden bilançoya girdiği konusu, piyasamızda, halka açık olmayan varlıkların (şirketler de, gayrimenkul gibi diğer varlıklar da olabilir) değerinin üzerinde gösterildiği örnekler mevcuttur. 

https://twitter.com/RU_Unforgiven2 

15 Aralık 2021 Çarşamba

Tasarrufun Önemi

 Finansal özgürlüğe giden yolda hep birikimlerimizi ne şekilde iyi yatırımlara dönüştürebileceğimizden bahsediyoruz. Ama bildiğiniz üzere bu yolun (özellikle yolun başında) en önemli kısmı tasarruftan geçiyor. 

 Tasarruf —> Birikim —> Yatırım => Finansal Özgürlük 

Bu yüzden; bu yolda kullandığım, neye ne kadar harcayacağımı/harcamayacağımı belirlediğim tasarruf kriterimden bahsedeceğim. 

Hedefimiz neydi? Finansal Özgürlük 

Finansal Özgürlük neydi? Benim için kısaca tanımı, elde edilen varlıkların yarattığı imkanlar ile çalışmak zorunda kalınmayacak duruma erişmek. Akabinde, keyfe keder çalışmaya devam edilir/edilmez ayrı bir konudur. 

Bu yolda ilerlerken satın aldığımız herhangi bir ürün/hizmet karşılığında harcadığımız meblağ bu yolu uzatıyor; ama bu harcamalarımızdan kimisi buna değer, kimisi değmez niteliktedir. 

Temel ihtiyaçlar zaruridir, bunların sorgulanacak bir yanı yok. Tartışılmaya/üzerinde düşünülmeye açık olan kısım, ihtiyaçtan çıkıp keyfe keder yapılan harcamalardır. Bunların da kimisi buna değer, kimisi değmez. 

 

O zaman hedefimden yola çıkarak oluşturduğum tasarruf kriterim şu şekilde ortaya çıkmış oluyor; 

X ürününün/hizmetinin bana maddi bedeli karşılığında hedefime ne kadar geç ulaşmaya razıyım veya razı değilim? 

Bu ürünü/hizmeti elde etmek için katlandığım bedel, finansal özgürlüğe ne kadar daha geç ulaşmama neden olacak, buna değer mi değmez mi? 

Keyfe keder harcama yaparken baktığım şey, ne kadar param olup/olmadığı bu ürünü/hizmeti rahatlıkla alıp alamayacağım değil. 

Şayet böyle yaklaşılırsa, portföyünüz (servetiniz) arttıkça değişen algınız ile harcama tutarlarınız da artıyor olacaktır. Bu durum da tasarruf oranınızı düşürerek yolunuzun uzamasına sebebiyet verecektir. 

Şu kadar param var zaten, bu kadarını harcasam da olur yaklaşımının bu yolda doğru olmadığını düşünüyorum. 

Portföyünüz büyümüş olabilir, ama aslında sizin maaşınız değişmedi. Siz hala aynı ücret karşılığında aynı fedakarlığı yaparak çalışmaya devam ediyorsunuz. 

Belirli bir tutar karşılığında gösterdiğiniz fedakarlık değişmiyorsa harcamalarınızın tutarı neden servetinize bağlı değişsin ki? 

 

Portföyünüz 50bin TL’den 500bin TL’ye ulaşmış olabilir ama siz yine aynı işi aynı maaş ücreti karşılığında yapmaya devam ediyorsunuz, katlandığınız bedel aynı şekilde devam ediyor. 

Bu yüzden, çalışılmaya devam edilen süre boyunca alınan ücret reel olarak dramatik şekilde artmadıysa harcama yaklaşımının da servet artışına bağlı olarak değişmemesi gerektiğine inanıyorum. 

Somut bir örnek ile devam edeyim. Diyelim ki, telefonumu keyfe keder yenilemek istedim. 

Yeni telefonu alacağım, eskisini satacağım. Bunun bana bedeli 3.000 TL olsun diyelim. Ayrıca maaşımdan tasarruf miktarımın da 3.000 TL olduğunu kabul edelim. Bu durumda bu katlandığım bedel benim finansal özgürlüğe erişmemi ne kadar öteleyecek? En az 1 ay. 

En az dedim çünkü işin içinde reel ve birleşik getiri de var. 

Uzun vadeyi ele alırsak bu süreyi aslında 2 ay olarak bile değerlendirebiliriz. 

O zaman kendime sorduğum soru şuna evriliyor; Telefonumu keyfe keder değiştirmem, hedefime ulaşmamın 2 ay ötelenmesine değer mi değmez mi? Şayet değer diyorsam, telefonu değiştiririm; değmez diyorsam değiştirmem. 

Aynı yaklaşım, tatile giderken 5 yıldızlı veya 4 yıldızlı olması konusunda karar verirken de kullanılabilir. Belli bir bedelin üzerindeki her keyfe keder harcama için bu sorgulamayı yapmakta fayda olduğuna inanıyorum. 

Sahip olunan servet ile kavuşulan imkanları kullanarak hava atmanın yadırganmadığı ve hatta övüldüğü günümüz sosyal medya ortamında umarım yazdıklarım üçün beşin hesabını yapmak benzeri ifadeler ile kınanmaz. 

 Sevgiler.

 Eray Somunkıran

https://twitter.com/EraySomunkiran 

8 Aralık 2021 Çarşamba

Sakin Yatırım

Hayat ve Yatırım Youtube kanalında yayınlanmış olan Mehmet Yiğit Türkmen(https://twitter.com/lattedenborsaya)'le beraber yaptığımız "Sakin Yatırım" programımızı blogda da paylaşmak istiyorum.

Yatırımın temellerinden bahsetmeye çalıştık.

Programlar;

1. Neden Yatırım Yapmalıyız?



24 Mayıs 2021 Pazartesi

Tasarruf, Yatırım ve Harcama Üzerine


Eminim sizler de Alper Ünsal Gündoğdu'nun Twitter üzerindeki ibret verici Hilmi Dede hikayesi ile karşılaşmışsınızdır, henüz görmediyseniz mutlaka okumalısınız. Bugün sizlerle bu konudan yola çıkarak kendi izlediğim yollar hakkında biraz sohbet tadında bir yazı paylaşmak istiyorum. Ama önce Hilmi Dede'nin hikayesini okumanızı isterim. Aşağıdaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz.
 
 
Öğreniyoruz ki bugünkü parayla yaklaşık 3000 TL emekli maaşı ile geçiniyor, bankada acil durumlar için sakladığı 30 bin TL parasına bile dokunmuyor, 30 yıldır çatısı damlayan bir evde yaşıyor, hayat arkadaşı olan karısı dahil hiç kimse servetinin farkında bile değil çünkü Hilmi Dedemiz hayatta ama yaşamıyor aslında. Yaşatmıyor da.
 
44 yaşında biraz da geç bir yaşta başlamış yatırım hayatına Hilmi Dede ve 2000 yılında 84 yaşında kendisiyle bu röportaj yapıldığında o günkü parayla 2 trilyon, bugünkü parayla yaklaşık 35 milyon TL tutarında hisse senedi yatırımı varmış. Büyük bir başarı hikayesi buraya kadar, ama ya devamı…
 
Hilmi Dede, basında tanınan ismiyle Erdemir Dede 2005 yılında vefat etmiş, dolandırıldığı için miras yerine borç bırakmıştır. Ardında bir mezar taşı bile bırakmadan göçüp gitmiştir bu dünyadan.
 
Sonda söyleyeceğimi başta yazayım. Erdemir Dede gibi olmayın. Hayalleriniz olsun, planlarınız ve kurallarınız da olsun aynı zamanda, ama hayatı ertelemeyin. Zamana karşı mücadele ettiğinizi aklınızdan asla çıkarmayın.
 
 

Şimdi gelelim nasıl yapmalı kısmına... 
 
İlk basamak tasarruf. 
 
Babil'in En Zengin Adamı kitabını okumuşsunuzdur, okumadıysanız da okuyun, zaten masal gibi akıp gidiyor hızlıca bitirirsiniz. Ana fikir şudur gelirinizin 10% kısmını tasarruf edin, geri kalanıyla da harcamalarınızı planlayın. Ölçüyü kaçırmadıktan sonra daha fazlası da yapılabilir.
Buradaki amaç tasarruflarınızı yatırıma dönüştürerek paranın sizin için çalışmasını sağlamak; böylece yan gelir imkanı yaratarak yaşam standartlarını yükseltmek, ikinci bir maaş veya emekli maaşı elde etmek, finansal özgürlüğe veya erken emekliliğe ulaşmak gibi hedeflerin kapısını aralamaktır.
 
Herkesin koşulları, iradesi, dayanma sınırı, harcama alışkanlıkları, yaşam standartları, hayata bakışı çok farklı. Nasıl yaparsınız bilmiyorum ama tek söyleyeceğim bir şekilde bir yolunu bulun ve yapın, yapabiliyorsanız da devamını okuyun :)
 
 
Burayı okuyorsanız tasarruf cepte demektir, tebrikler. O zaman sıra geldi yatırıma. Tasarruflarınızı aşağıda yazdığım hisse senetlerine yatırıyorsunuz, şaka tabii :) Yatırıma başlamadan önce bir şeyi unutmadık mı? 
 
Tamam tasarruf yapıyoruz ama nereye kadar? Ömür boyu da tasarruf yapılmaz ki, sınırı yok çünkü bunun. Bir yerden sonra anlamını yitirdiğini de farkediyorsunuz zaten. Çayınızı, kahvenizi (aman latte olmasın) aldıysanız hadi o zaman başlayalım. Tamam kuru kuruya da olur :)
 
Örneğimizi SGK primi yatıran maaşlı çalışanlar üzerinden vereceğim. Çoğunluğun böyle olduğu varsayımı üzerinden yola çıkıyorum. Şanslı olanlarımız 60 yaşında emekli olacağız, daha şanssız olanlar ise kademeli olarak 65 yaşında emekli olacaklar. Bizlere bir emekli maaşı bağlanacak. Aslında bu maaş yıllar boyu aylığımızdan kesilen SGK primlerinin bize aylık olarak geri ödenmesinden başka bir şey değil, hem de çalışırken aldığımız aylıktan çok daha düşük miktarda.
 

Nereye kadar tasarruf? 
 
Her neyse ana konuya dönelim. Aylık ve doğal olarak yıllık harcama miktarımız hepimiz için aşağı yukarı bellidir. Nereye kadar tasarruf etmemiz gerektiği hesabında işte bu harcama tutarını kullanacağız.
 
40 yaşındaki Aydın Abimiz, eşi ve bir çocuğuyla yaşamaktadır. Özel sektörde aylık ücretli olarak çalışmaktadır. 10 bin TL maaşı vardır. Her şey yolunda giderse 60 yaşında emekli olacaktır. Aylık harcama miktarı ise 5000 TL'dir.
 
Hayat standartlarının değişmediği kabulüyle Aydın Abimizin yıllık harcaması 60 bin TL, 20 yıllık toplam harcaması ise 1 milyon 200 bin TL olacaktır. Eğer bugün elinde 1 milyon 200 bin TL tutarında bir birikimi olsaydı hayatının emekliliğe kadar olan kısmını kağıt üzerinde garanti altına almış olduğunu söyleyebilir miyiz? Bence makul. Bingo! O zaman ilk formülümüz hazır.
 
(Emeklilik Yaşı - Yaşım) x Yıllık Harcamam = BİRİNCİ AŞAMA
 
Evet formül bu kadar basit. Harcama tutarımız arttıkça hedef uzaklaşırken, yaşımız ilerledikçe hedef yakınlaşmaktadır. Optimum sürede (iyice yaşlanmadan) bu ideal birikime ulaştığımızda birinci aşamayı başarıyla tamamlamış olacağız. Evet doğru duydunuz, başardık, artık tasarruf için ayırdığımız miktarı farklı ihtiyaçlar için kullanabiliriz. Örneğin yaşam standartlarımızı kademeli olarak yükselterebiliriz ilk iş olarak.
 
 
Finansal Özgürlük / Erken Emeklilik 
 
Çoğu kişinin hayali olduğunu biliyorum. Sevmediğimiz işlerde çalışmak zorunda olmamak veya çalıştığımız işlerde kendimizi daha güvenli hissetmek, zamanımızın büyük kısmını kendimiz veya sevdiklerimiz için harcamak, hayallerimizi gerçekleştirme yolunda daha cesur, daha emin adımlar atmak…
 
Liste uzar gider.
 
Hayallerin ve hayal etmenin sınırının olmadığı, kendimizi daha özgür hissedebileceğimiz o aşamaya ne zaman ulaşabiliriz şimdi onu hesaplayalım dilerseniz. Bir kez daha Aydın Abi örneğinden yola çıkacağız. Hatırlayalım:
 
40 yaşındaki Aydın Abimiz, eşi ve bir çocuğuyla yaşamaktadır. Özel sektörde aylık ücretli olarak çalışmaktadır. 10 bin TL maaşı vardır. Her şey yolunda giderse 60 yaşında emekli olacaktır. Aylık harcama miktarı ise 5000 TL'dir.
 
Aydın Abimiz bugünkü maaşından daha düşük bir emekli aylığına hem de 60 yaşında ulaşmak için haftada minimum 45 saat çalışmaktadır. Ne kendisine ne de ailesine yeterince zaman ayıramamaktadır. Peki ya 60 yaşına kadar alacağı toplam maaş kadar bir birikimi olmuş olsaydı? Hesap bu kadar basit aslında. İkinci aşamamız için gerekli miktarı hesaplamamıza yarayacak formülümüzü bulduk işte.
 
(Emeklilik Yaşı - Yaşım) x Yıllık Maaşım = İKİNCİ AŞAMA
 
Aylık maaşı 10 bin TL olan Aydın Abimiz yıllık 120 bin TL gelir elde etmektedir. 60 yaşına kadar çalıştığında elde edeceği toplam gelir 2 milyon 400 bin TL olacaktır. Bu miktar kadar bugün birikimi olmuş olsaydı daha serbest, daha özgür düşünebilmesi gayet mümkündü. Hatta daha fazlası…

Sonuç... 
 
Toparlarsak; Hayatta mutlaka hayallerimiz, gelecek planlarımız ve bunlara ulaşmak uğruna kendimize belirlediğimiz hedeflerimiz olmalı. Bunlar insana yaşama sevinci ve azmi verecektir. Yalnız özellikle kendimize finansal hedefler belirlerken, yaşamın hangi evresinde olduğumuzu akıldan çıkarmamalı ve hedeflerimizi buna göre şekillendirmeliyiz. Yaş ilerledikçe ulaşılması zor hedefler belirlemek yerine, hedefleri küçülterek hayattan mümkün olduğunca tat almaya bakmalıyız. Birikim ve yatırımdaki başarımızı, doğru yer ve zamanda harcamasını bilerek taçlandırmalıyız.
 
Dönülmez akşamın ufkunda, vakit çok geç olmadan…
 
Sevgi ve saygılarımla.
 
Vedat
 

8 Mart 2021 Pazartesi

Yatırım Psikolojisi

En çok övgü aldığım kısım; sabırlı olmam, hisselerim çok düşse de sakin kalabilmem. Bu konuda etrafımdan en çok duyduğum sorular:

"Bunu nasıl başarıyorsun?"

"Hissen düşerken nasıl moralini bozmuyorsun?" 

"Nasıl sakin kalabiliyorsun?"

Kendimden örnek vererek size bir takım önerilerde bulunmak istiyorum.

Hisse seçmek özellikle uzun ve orta vade yatırımda işin ufak bir kısmını oluşturur. Tabiiki bu ufak kısım çok önemlidir ama güzel bir araştırmayla, işi öğrenerek bu kısmı aşabilirsiniz.

Asıl olay ise psikolojidir.

Aşağıdaki tavsiyelerin öncesinde şunu söylemem gerek. En önemli şey sizin karakteriniz. 

Kendinizi iyi tanıyıp, yatırım karakterinizi oluşturmanız gerekiyor. Ama özellikle bunu yaparken etrafınızdaki ortamı da iyi ayarlamanız gerekiyor.

Arkadaş çevreniz ve sosyal medya bence bu işin ana unsurları. Özellikle bu ikisine dikkat ederseniz psikolojiyi yönetmek çok daha kolaylaşıyor.

Gelelim tavsiyelerime, bu tavsiyeler uzun yıllar sonunda sonuç olarak çıkardığım ve hepsini birebir yaşayıp tecrübe edindiğim tavsiyelerdir.

1.Anlık fiyat takibi yapmayı bırakın.

Herşeyin başı bu. En önemlisi, çoğu kişide görüyorum. Uzun vade yatırım yapıyorum diyenler bile önlerinde ekran açık tüm gün fiyatları izliyorlar.

Sizin ekranı açacağınız tek yer 3 ayda bir yayınlanan bilançolar. Bu bilançolarda herşey yolundaysa, hedef bir fiyatınız da varsa her gün her saat her dakika ekran açıp takip etmenize gerek yok. 

Tabiiki illa bakıyoruz fiyatlara ama benim genelde yaptığım akşam seans kapandıktan sonra bugün neler olmuş diye kontrol etmek. Gün içinde eğer bir alım/satım işlemi yapmayacaksak açıp fiyatları kontrol etmenin de bir manası yok.

Ne kadar fazla "gereksiz" bilgi, o kadar fazla kafa karışıklığıdır. Tekniğe göre veya kısa vadeli işlemler yapmıyorsanız bir sürü ekran satın almanın, grafik izlemenin bir manası yok. 

2.Olumsuz kişileri etrafınızdan, sosyal medyanızdan temizleyin. 

En önemli alınacak derslerden. Aslında bunu sadece yatırım için değil, kendi hayatınız/psikolojiniz içinde söylüyorum. Hayatınızın kalitesini de artıracak bir nokta.

Yatırım için konuşacak olursak devamlı yatırım yaptığı ülkeyi-borsayı-hisseyi kötüleyenlerden uzak durun. Böyle kişiler illa etrafınızda vardır, devamlı olumsuzdan bahsederler, neden yatırım yapılmayacağını, neden başarılı olamayacağınızı anlatır dururlar. Hep en kötü örnekleri verir, hep en olmayacak kriz senaryolarını, komplo teorilerini anlatırlar. Siz etkilenmem deseniz bile her gün gördüğünüz/okuduğunuz için illa etkilenirsiniz.

Emin olun bu kişiler hem psikolojinize hem de cebinize en büyük zararı verirler. Bunları etrafınızdan veya sosyal medyanızdan temizleyin. Her zaman gözünüzün önünde olmasınlar.


 

3.Duygularını en uç noktalarda yaşayan kişilerden uzak durun.

Bu grup da en çok uzak durulacakların başında geliyor. Bunlar için hissesi yükseldiğinde herşey mükemmeldir, şirketle ilgili en ufak bir eleştiriye bile tahammülleri yoktur. Uzaya merdiven döşemiştir o sırada, hissesi hiç bir zaman pahalı değildir, hep şirketin olumlu taraflarını, güzelliklerini, hatta geleceğe yönelik hayallerini anlatır.
Ama gelgelelim hisse düşmeye başladı. Bu sefer aldığı şirkete lanet okur, borsaya, ülkeye demediğini bırakmaz. Şirketin olur olmaz tüm risklerini, kötülüklerini anlatır. Bu da sizi dibe çeker, en satmamanız gereken durumda bile hissenizi satmanıza neden olur.

Bizim bir abimiz vardı, aynı böyleydi.Hisse yükselirken en güzel şeyleri yazıyordu ama hisse geri gittiğinde ya da gitmediğinde birden en kötü şeyleri yazmaya başlar, resmen sizi soğuturdu hisseden. Etrafındakiler hisseyi satardı fakat sonra hisse tekrar düzeldiğinde bakardık satanlar satmış bu abi aynen devam ediyor aynı hissede. Aslında içindekini döküyordu ama bunun etrafındakilere zararı oluyordu. Kısaca aman dikkat edin böylelerine, kötü insanlar değiller belki ama sizi kötü etkilerler, her gün karşınızda olmasın böyle kişiler.

Peki abi sen sadece Polyannaları mı etrafında tut diyorsun derseniz, emin olun devamlı olumsuz olmasındansa Polyannaları etrafınızda tutmanız çok daha yararlı olacaktır :)


 

4.Bütün hisselere yorum yapanlardan uzak durun.

Bu önerim özellikle sosyal medya için.Böyle tipleri illa görüyorsunuzdur, portföyünde hangi hisse var belli değildir, her gün hangi hisse yükseliyorsa veya popülerse onun hakkında yorum yapar, fiyat hedefleri verir, onu över. Böylece çok takipçi de toplar :) 

Her şirkete yorum yaparlar ama hiç bir şirkete tam anlamıyla hakim değildirler. Detayları bilmezler, genel geçer şeylere göre 2-3 cümleyle "analiz" yaptık zannederler.

Bu kişilerin ise size şöyle bir zararı oluyor. Sizin bir portföyünüz var. Bu kişiye baktığınızda her gün yükselen hisseleri övdüğünü görürsünüz, ve bu insanı öyle bir psikolojiye sokar ki tüm hisseler gidiyor bir benim elimdeki hisse gitmiyor diye düşünmeye başlarsınız. Böylece sizi portföyünüzdeki hisseleri satmaya ve devamında da al-sat işlemleri yapmaya teşvik eder.

Hisselerinizi başta güzel seçin, derinlemesine araştırın, öğrenin. Sonra lütfen hissenize güvenin, daldan dala atlamayın.

5.Endeks/Döviz/Emtialara her gün yorum yapanlardan uzak durun.

Başta da söylemiştim, ne kadar fazla "gereksiz" bilgi o kadar fazla kafa karışıklığıdır. Siz şirketlere yatırım yapıyorsunuz, başta araştırmanızı yapmışsınız, şirketleri seçmişsiniz. O zaman madem bu şekilde bir yatırıma karar verdiniz, neden başka konularla kafanızı yoracaksınız?

Emin olun sizin bunlarla işiniz yok. Hele her gün size destek direnç anlatıp kısa vade hareketleri tahmin etmeye çalışanlarla hiç işiniz yok.

Böylelerini boşa takip etmeyin, aynı şekilde sizi kısa vade hareketlere zorlarlar. Psikolojinizi boşuna yormuş olursunuz.

6.Sizin gibi yatırım yapan "Olumlu" arkadaşlarınızla bir grup kurun.

Benim en çok faydasını gördüğüm konudur. Sizin gibi hisse biriktiren, aynı yatırım tarzına sahip olduğunuz kişilerle bir grup kurun. Artık sosyal medya var, bu tarz kişilere ulaşmanız daha kolay. Böyle bir grubunuz olsun ve olumlu kişiler olsun bunlar. Böylece hisseler düştüğünde, kriz durumlarında birbirinize destek olursunuz. Aranızdan biri moral olarak düşerse diğerleri onu kaldırır. Kriz durumlarında, derin düşüşlerde bir bakarsınız etrafınızda hisse fiyatının düşmesine sevinenler, hisseleri toplayanlar var, böylece sizde krize üzülmeyi bırakıp eldeki paranızla hisse almaya çalışırsınız.

Kriz anlarında ortak olduğunuz şirketlerin gelecek beklentilerini, neden bu şirketlerin hisselerini aldığınızı, neden tutmanız gerektiğini konuşur, birbirinize hatırlatır, böylece daha sağlam durursunuz.


 

7.Hala daha kanınız kaynıyorsa portföyünüzün belli bir kısmını kısa vade işlemlere ayırıp nefsinizi doyurun.

Bazen yukarıdaki tüm şartları yerine getirseniz bile karakterinizden dolayı ekrandan uzak kalamazsınız. Al sat işlemleri yapmak istersiniz. Kısaca kanınız kaynar. Böyle durumlar için önerim portföyünüzün en fazla %20sini bu tarz işlemlere ayırmanız. Bu %20lik kısımla kısa vadeli işlemler deneyin, aklınızda ne varsa onları yapın, kısaca nefsinizi doyurun. Eğer bu işlemlerde başarılı olursanız ettiğiniz karı kalan uzun vade kısma aktarırsınız. Yok zaten başarılı değilseniz en azından elinizden bu %20lik kısım gider, tüm portföyü batırmamış olursunuz :) Ama sonuçta kendinizi eğitin, nefsinizi terbiye edin, uzun vade yatırım yapacaksanız bunlar şart.

Evet önerilerim bu kadar. Aklıma geldikçe yeni maddeler de ekleyebilirim ama gerçekten bunları yaparsanız işiniz çok daha kolaylaşır.

Hem hayatınıza hem psikolojinize hem cebinize zararlı olacak kişilerden uzak durun 👍


ALPER ÜNSAL GÜNDOĞDU

https://twitter.com/alperunsalg


10 Şubat 2021 Çarşamba

Trend Psikolojisi

Toplumsal psikolojinin en açık örneği 1994 yükseliş trendinin sonlarında yaşanmıştır. Buradan alınacak dersler gelecekteki davranışlara yön verecek niteliktedir.


TREND PSİKOLOJİSİ


BORSA yükselen trende girdiğinde toplum pozitif düşünmeye başlar. Gelecek için şurda burda olumlu gelişmelerden bahsedilmeye başlanır. Borsa ile ilgilenenler herşeyi olumlu değerlendirmeye başlarlar. Gelecek için beklentiler yükseltilir. 

YÜKSELEN TREND BAŞLAMIŞTIR. 

Zaman geçip trend ilerledikçe coşku artar. O güne kadar işlem bile görmeyen hisse senetleri keşfedilmeye başlanır.
Ne kadar ucuz kaldıkları konuşulur. düşük fiyatlı hisse senetleri büyük sıçramalarla yükselmeye başlar. Uzun bir yükselişten sonra borsa tepe yapmaya başladığında insanlar gelecekten hala umutludurlar. Yükselen trend süresince yaşananlar çoğunluğun olumlu düşünmesini sağlamaktadır.
Trendin başlarında hedefler aşılmış olmasına rağmen fiyatların hala düşük olduğu düşüncesi yaygındır. Hisse senetlerini satanlar yükselişin devam ettiğini görünce şüpheye düşerler. Yükselen fiyatlardan pay alamadıkları için aralarında pişmanlık duyanlar vardır.
Tekrar alım dalgası gelir. Borsadaki yüksek kazançlar medyanın ilgisini çeker. Büyük kazançların ön sayfalara çıkması borsanın her gün konuşulur olması dikkatleri daha çok çeker. Borsaya gelmekte tereddüt edenler de ikna olmaya başlar. Borsaya gelenlerin sayısı hızla artar. 

Bu dönemde borsaya kanalize olan parasal büyüklük yeni rekorları getirir.
Aylar süren yükselişe rağmen haberlerin hala olumlu algılanması fiyatlara kısa sürelerde yeni sıçramalar yaptırır. Ardından başlayan kısa süreli trend düzeltmelerinde satışlar azalır. Kısa süreli gerilemeler önemsenmez. Fiyatın gerilemesi alım için sırada bekleyenleri harekete geçirir. Her yerden alım yönünde tavsiyeler gelmektedir. Herkesin borsada alım için yarıştığı bir dönemde satış yapmaya karar vermek psikolojik yönden oldukça zordur.


Bazıları daha önceden düşük fiyatlardan topladıkları hisse senetlerini dağıtmaya başlamışlardır. Zaman zaman yoğun satışlara rağmen fiyat hemen toparlanabilmektedir. Alım gücü son aşamaya geldiği için trend değişikliği hemen hissedilmez. Fiyatların biraz gerilemesi alım için uyarıcı olmaya devam etmektedir. 

Hisse senetleri arasında farklılaşma başlar. Bazı hisse senetlerinde tepeler belirginleşmeye başlamıştır. Alımlar satışlara oranla daha zayıf kaldıkları için yükselişler trendin devam etmesine yetmez. Bazı hisse senetleri yükselirken bazılarında yoğun satışlar görülür. Hisse senetlerinin farklı yönlere gitmeye başlaması toplumda görüş ayrılığının işaretidir. 

Piyasa dengelenmeye başlar. O güne kadar yükselen trendi devam ettiren alıcıların üstünlüğü azaldıkça düşüş trendine dönen hisse senetlerinin sayılarında artış görülür.
Satış zamanının geldiğini düşünenlerin sayıları armaya başlar. Elde edilen kazançlar diğer geciktirilmiş ihtiyaçlar için harcanmaya başlar. 


 

PARA BORSADAN ÇIKMAYA BAŞLAMIŞTIR. 

Düşen hisselere gelen yeni alıcıların gücü artık önceki fiyat düzeyini aşmaya yetmez. Zararlar başladığı için tedirginlik artar. Gelen haberlerden olumsuz algılananların sayısında artış vardır. 

YÜKSELEN TRENDİN TEPESİ TAMAMLANIR. 

Yükselişe sonradan katılmış bazı hisse senetlerinden kaçış hızlandığı için önemli gerilemeler yaşanır. 

BORSA TEPE YAPMIŞ VE DÖNÜŞ BAŞLAMIŞTIR.
Düşüş trendi başlar. Kar realizasyonları arttıkça gerileyen fiyatlar zaman zaman gelen iyi haberlerle alıcıları harekete geçirir. Ama artık alım eğiliminde olanların sayısı fazla değildir. Yükselişler tepkiden öteye geçmez. İşlem hacmi yetersiz kalır. Kısa süren yükselişlerden sonra satışlar yine artar.


Zararda olanlar fiyatın aldıkları maliyete ulaşmasını beklemektedirler. Pişmanlık arttığı için yükselen fiyatlarda satıcılar acelecidir.
Arada bir gelen olumsuz haberlerin satışlar üzerinde etkisi artmaya başlar. Toplumda karamsarlık yaygınlaşmaya başlamıştır.


Zaman zaman panik satışları görülmeye başlanır. Satış baskısı ağırlaştığında elinde hisse senedi olanlar iyi haberlere rağmen alıcıların neden gelmediklerini merak etmeye başlarlar. Şüpheler artar. Bazıları hisse senetlerinin gelecekte çok yükseleceğine inanmaya devam eder. Zararına satmayı düşünmez. 

HAYAL KIRIKLIĞI İÇİNDE UZUN VADELİ YATIRIM YAPTIĞINI DÜŞÜNMEYE BAŞLAR.
BORSADAN UZAKLAŞIR.. 

 -hisse.net'ten Tokkan'ın yazısı-

4 Şubat 2021 Perşembe

Borsa Eğitimleri

Hep vardı ama son zamanlarda iyice arttı. Bakıyorum herkes bir borsa eğitimi veriyor, herkes üstad, herkes hoca. Bu konuda bana da eğitim soranlar oluyor devamlı, ayrıca bu tarz eğitimleri alıp çoğunlukla pişmanlıklarını iletenler de oluyor.

Arkadaşlar en sonda diyeceğimi en başta söyleyeyim. 

BORSADA PARALI EĞİTİM OL-MA-MA-LI!

Çok basit mantık; borsa ne için var, yatırım yapmak-para kazanmak için. Borsayı/yatırımı çok iyi bildiğini, çok kazandıklarını ve çok kazandırdıklarını iddia ederek eğitim veriyorlar, reklamlarını yapıyorlar; madem çok iyi biliyorsun o zaman senin para kazanmaya ihtiyacın olmamalı. Borsadan, yaptığın yatırımlardan gerekli parayı kazanman gerek.

Bunun arkasına binbir bahane sunabilirler, ama benim için mantık basit; paralı eğitim veren aslında borsadan yeteri kadar para kazanmıyordur.

Buraya şöyle bir şerh düşeyim, güzel bir eğitim hazırlamışsındır, insanlara faydalı olmak istiyorsundur. Fakat gereksiz, ilgisiz her insan olmasın istersin, o zaman çok cüzi bir eğitim ücreti belirlersin. Birebir eğitim yapıcam demezsin, madem isteğin insanlara yararlı olmak, bir sürü online eğitim platformu var. Güzel bir eğitim hazırlarsın koyarsın oraya, insanlara gerçekten bir şeyler katarsın.

Hadi diyelim ki dediniz "Hayır ben eğitim almak istiyorum, birebir olması lazım, kendim anlamıyorum." vs vs bir sürü sebep buldunuz kendinizce.

Gelelim o zaman diğer mevzuya. Arkadaşlar size birkaç saatte kimse sıfırdan herşeyi öğretemez. 

İM-KAN-SIZ

Zaten en sık duyduğum şikayet bu.

"Abi ben şu kişinin eğitimini aldım, 1000-2000-5000 lira verdim(ucu açık burasının, kim ne itelerse ya da kime ne yutturursa), ama anlattı çoğunu anlamadım. Bana bazı videolar/kitaplar/fasiküller verdi, burdan bakın dedi, ne anlamı kaldı birebir eğitimin?"

Borsa eğitimi zamanla olacak birşeydir, zaten meraklıysan, kendin zamanla öğrenirsin.
Bende 10 yıl önce "Temettü bugün mü yatıyor yarın mı?" sorularından üzerine koya koya, her yatırım yaptığım şirketten, her tanıştığım kişiden birşeyler öğrene öğrene bu seviyeye geldim. Ha sen oldun mu derseniz hayır bu işte olmak diye bişey yok. Her gün ayrı şeyler öğrendiğim oluyor hala.

Özellikle orta ve uzun vade yatırımda en önemli şey psikolojidir. Hep şunu savunuyorum, hisse seçmek bu işin %10'u belki, asıl kısmı psikoloji, hissenize güvenmek, iniş çıkışlarda sağlam durup satmamak.

Açın Twitter'ı, herkes hisse paylaşıyor zaten. Orta ve uzun vade yatırım yapanlar belli, bulun 10 kişi. Listelerini yanyana koyun, ortak olan 5-10 tanesini aylık almaya başlayın. Ondan sonra da düşünün bu kişiler neden hep aynı hisseleri seçmişler, sebepleri nelerdi?

Bu arada öğrenin yavaş yavaş; kar nedir, yatırım nedir, şirket nedir, temettü nedir, sermaye artırımı nedir vs vs, şirketlerin faaliyet raporlarını okuyun, açın anlamasanız da bilançolarına bakın, önce sadece karlara bakın her sene karı artmış mı, neden artmış.

Yani kısaca adım adım gidin.

Lütfen çakallara para kaptırmayın, çoğu kişi kenara 50-100 koya koya biriktiriyor. Eğitime vereceğiniz parayla hisse alın bin kat daha yararlı.

Bu önerilerim tabiiki gerçekten eğitim almak isteyenlerle ilgili, biliyorumki çoğu kişide sırf "Üstadına" yakın olmak için, birebir "Tüyo" alabilmek için bu kişilere para veriyor. Onlara hiç bir diyeceğim yoktur, arz/talep durumudur bu. Kendilerine mutlu hayatlar diliyorum üstadlarıyla :)

Madem alma diyorsun, yol göster diyeceksiniz. Bu nedenle temel analiz bilgisine güvendiğim kişilere yararlı olabilecek eğitimleri veya youtube kanallarını sordum. Onların önerilerine göre eğitim almak isteyenler için ücretsiz veya makul ücretli eğitimleri paylaşayım.

1.Rahmetli Yaşar Erdinç'in Youtube kanalındaki eğitimleri. Çoğu kişi önerdi.

2.Yine Yaşar Erdinç'in Borfin'deki eğitimi de çok makul ücretli bir eğitim.

https://www.borfin.com.tr/egitim/Icerik.aspx?ID=6714&UrunID=2299

3. Fintables Youtube kanalındaki Yunus Şahin'in(https://twitter.com/YUNInvest ) şirket bilançolarını değerlendirdiği videolar.


3.Serkan Ünal'ın(https://twitter.com/degeryatirim) Youtube'da verdiği eğitimler.

4.Yine Serkan beyin Udemy'deki eğitimi.

https://www.udemy.com/course/borsa-101/

5.Youtube'da Mali Tablolar Analizi kanalı.


 6. Aswath Damodaran'ın kitabını da çeviren Ergun Unutmaz'ın(https://twitter.com/ergun_unutmaz ) yine Damodaran'ın şirket değerleme videolarını paylaştığı kanal.

 7.Youtube'daki Hayat ve Yatırım kanalı da çok bilgilendirici videolar paylaşıyor.(https://twitter.com/hayatveyatirim)

 

Bildiğiniz/yararlandığınız ücretsiz eğitimleri de bu yazının altına ekleyin lütfen, en azından burası böyle bir kaynak olsun. Bu yazıyı okuyanlar ücretsiz eğitimlere ulaşsınlar.

Lütfen paranızı kaptırmayın, o parayla yatırım yapın, biriktirin, tasarruf edin.

Kalın sağlıcakla :)

 

Alper Ünsal GÜNDOĞDU


2 Şubat 2021 Salı

Zengin Baba Yoksul Baba (Notlar)


"Zengin Baba Yoksul Baba" kitabından aldığım notlar aşağıdadır.

---------------------------------------------------------------------------------------------------

---------------------------------------------------------------------------------------------------

“İnsanların maddi olarak sıkıntı çekmesinin başlıca nedeni, yıllarını okulda geçirip 

parayla alakalı hiçbir şey öğrenememeleridir. Sonuç olarak insanlar para için 

çalışmayı öğrenirler, ama asla parayı kendileri için çalıştırmayı öğrenemezler.”

 

---------------------------- 


Zenginler para için çalışmaz.

1993 ve 2010 arasında ABD’de milli gelirdeki artışın %50’sinden fazlası en zengin

%1’e gitti.O tarihten sonra daha kötü oldu.

2009 ve 2012 arasındaki gelir kazanımlarının %95’inin de yine en zengin %1’e 

gittiği sonucuna vardılar.

Ders : Gelirdeki artışlar, çalışanlara - para için çalışan insanlara değil, girişimcilere 

ve yatırımcılara gitmektedir.

 

---------------------------------- 


Ne yazık ki, para okullarda öğretilmez.Okullar skolastik ve mesleki becerilere 

odaklanır, mali becerilere yer vermez.Bu da okulda çok başarılı olan bankacıların, 

doktorların ve muhasebecilerin yaşamları boyunca maddi sıkıntılar içinde 

boğuşmasını açıklamaktadır.Ülkemizin cari açığının kısmi sorumluları, 

para konusunda çok sınırlı bilgiye sahip ya da hiç bilgisiz oldukları halde 

finansla ilgili kararlar alan eğitimli politikacılarla devlet memurlarıdır.

 

----------------------------------- 


Para bir tür güçtür.Ama ondan da güçlüsü finans eğitimidir.Para gelir ve gider, 

ancak paranın nasıl çalıştığını bilirseniz, üstünlüğü ele geçiri, servet yapabilirsiniz.

Olumlu düşüncenin tek başına işe yaramamasının nedeni, çoğu insanın okula 

gidip paranın nasıl işlediğini bilemeden ömrünün sonuna kadar para kazanmak 

uğruna hayatını tüketmesidir.

 

 


Yoksul ve orta sınıf para için çalışır.Zenginler parayı çalıştırır.

 

---------------------------------------- 


Hayatından, işinden, patronundan, devletten vs.vs. şikayet etmek çok kolay. 

Çoğu insanda bunu yapıyor. Ama kendinde hiç suç bulmuyor. Bunları değiştiremezsin 

ama kendini değiştirebilirsin.

Eski çalıştığım yerde herkes şirketten şikayetçiydi ama kimse işten ayrılmayı başka yere 

geçmeyi düşünmüyordu.Aldığı maaş kişiyi uyuşturuyor. Şikayet edip duran ama aynı işi 

yapmaya devam eden bir sürü insan.

 

--------------------------------------------- 


Nakit akışı getiren varlıklar satın almak ya da oluşturmak paranızın sizin için çalışmasıdır.

Yüksek ödemeli işlerin iki anlamı vardır. Para için çalışmaktasınızdır ve ödediğiniz vergiler 

muhtemelen artacaktır.

Parayı kendiniz için çalıştırmayı ve maaş dışında gelen ek bir gelir sahibi olmayı 

öğrenmeniz gerekiyor.

 

----------------------------------------------- 


Devletlerin genişlemesi, gittikçe daha fazla paraya ihtiyaç gösterir.Bu ihtiyacı karşılamanın 

tek yeri orta sınıftır.

Şu anda her devlet profesyonel yatırımcıları ve iş sahiplerini onurlandırmaktadır.

İşçiler vergi öder; yatırımcılar ve iş sahipleri eğer vergi kanununu istenildiği gibi 

kullanırlarsa, ekonomiyi destekleme aracı olarak, çok az vergi öderler.

 

------------------------------------------------ 


Zengin babanın diyecekleri bitmemişti:"Ya da yüreksiz biriysen, hayatın seni her 

sürüklediğinde pes edersin. Öyle biriysen, hayatın boyunca işini sağlam kazığa bağlar, 

doğru şeyler yapar, asla başına gelmeyecek bir şeye karşı kendini korursun. 

Sonra da sıkıcı bir ihtiyar olarak ölüp gidersin. Seni seven pek çok dostun olur, çünkü 

çalışkan, iyi birisindir. Ömrünü güvenli adımlar atmakla, doğru şeyler yapmakla geçirirsin. 

Oysa gerçek şudur: Hayatın seni teslim almasına izin vermişsindir. 

Risk almak seni hep ürkütmüştür. Aslında kazanmak istemişsindir, gelgelelim kaybetme 

korkusu kazanma heyecanından baskın çıkmıştır. Bunu bir tek sen bilirsin. 

Sağlam adımlar atmayı seçmişsindir."