18 Ekim 2018 Perşembe

Hayat Dersi

Gerektiği gibi tasarrufunu yapıp, paranın kıymetini bilip, borsayı gerektiği gibi öğrenip, parasını doğru hisselere yatırıp, disiplinli davranıp 10-15 sene geçiren bir borsa yatırımcısı, temettü emeklisi ya da erken emekli mertebesine ulaşabilir. 

Temettü emeklisinin ya da erken emekliliğin ne anlama geldiği önemli sizin için. Kolay da değil , hayal de değil.Hayattaki her şey için söylenebildiği gibi bu iş için de böyle. 

Bakın ben 45 yaşındayım. Benim annem babam yatılı öğretmen okulu mezunu, 2 emekli cumhuriyet öğretmeni. Atadan dededen hiçbir şeyimiz yok. Ne 1 dönüm toprak ne 1 kuruş miras. Annem babam ikisi de köyde doğmuş büyümüş. Rahmetli babam çarıkla çobanlık yapmış. Ben çük kadar kasabada doğdum büyüdüm. Annem babam bu ülke koşullarında eşşek gibi çalışıp dirhem dirhem biriktirdiler. 8-10 yaşlarında evimizde raftaki bozuklukları görüp canım simit çektiği için uzandığımda annem onlar ekmek almak için ayrıldı derdi. Simit hayal olurdu, burnumda tüterdi. Bu yaşımda gözümden gitmiyor. Annem öğretmenliğin yanında her gün yan gelir için evde terzilik yaptı. Ne mi oldu ?

30 senede kendilerinin üzerine bi don bi gömlek alamadılar ama yaptıkları tasarrufla bana ve kardeşime hayatımızı kurtaran ayrı ayrı iki küçük ev aldılar. Sadece öğretmen maaşıyla ve sadece o maaşlar üzerinden yapılan tasarrufla. Bunun gerçekleşebileceğini onlar üzerinden gördükten sonra hayatta kişinin ya da birbirine güvenen seven eşlerin herşeyi yapabileceğine inanıyorum. 

Ben de üniversite kazandım kasabadan çıktım, İzmir'e yerleştim.İlk üniversiteyi bitirdim sonra ikincisini de bitirdim. Eşimi, Allah'ın yazısıdır ki öğretmen buldum. İkimizde asgari ücretlerle yıllarca İzmir'de çalıştık ama öğrendiğimiz gibi biz de dirhem dirhem biriktirdik. Ağladık sızladık ama bizi mutlu edebilecek kadar da gezdik tozduk yedik içtik. İkimiz de özel sektörde eşşek gibi çalıştık, maaşlarımızı büyüttük. Tasarruflarımızı arttırdık. Yaklaşık 20 yıldır borsa ile ilgiliyim ve bütün birikimimizi borsa ile çoğalttık.

Mühendis değilim, matematikçi değilim, muhasebeci değilim, bankacı değilim. Her şeyi kendim öğrendim ve uyguladım. Şu an Kuşadası'nda küçük bir ev alıp kalan bütün paramı temettü ya da mevduata koyup ayaklarımı balkon demirlerine uzatıp hiçbir şey yapmadan yaşayabilecek parayı kazandım. Olmaz diye bir şey yok bal gibi olur. Bu iş 45-50 yaşına geldiğinde yaşam tarzını nasıl ve nerde çizdiğinle ilgili. Servet değil emekli hayatı sürebileceğin bir birikim ve gelirden bahsediyorum ben.

-hisse.net'ten onelle'nin yazısı-

3 Ekim 2018 Çarşamba

Kriz

Son zamanlarda hisse senedi ağırlıklı konuşulmakta. Ama borsada tecrübesi az olan ve özellikle kriz tecrübesi olmayan arkadaşlarda gözlemlediğim şey özgüvenin tavan yapmış olması. Bunu ifadelerinden anlayabilecek tecrübem var.

86-87 de sokakta meyve kasalarının üzerinden hisse senedi aldığımı bilirim. 8-9 senedir hiç bir senet almadım,satmadım. O zamana kadar 20-22 sene çok oynadım. Bu zaman zarfında 1999 - 2000 dönemi en unutulmazıydı.

99 depremi 17 Ağustos'tan bir kaç gün önce tamamen tesadüf , tüm birikimim ile bir çimento hissesi almıştım. (80 bin dolar civarı idi sanırım) Benim de kötü huyum her zaman yumurtayı tek sepete koymam. Tek hisse senedi . 

Neyse , deprem oldu. Ölmediğimize şükrettik tabi, o sırada Avcılar da oturuyordum , Avcılar'da 270 kişi civarı ölü vardı. Ölmedik dedim , ama sanırım finansal açıdan öldüm diyordum. Çimentoya %100 birikimimi gömmüşüm , hisse senedimde deprem bölgesinde, müşterileri de. 

4 gün üst üste tavan gitti , %80 -85 kar etmiştim. Tamamen tesadüf. En kısa zamanda en yüksek kazancımı elde etmiştim. Sattım sonra.

2000 yılına girerken , tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de bir milenyum olayı patlamıştı. Bankalardaki , aracı kurumlardaki hesap bilgilerinin güvenliği ile ilgili aşırı risklerin oluşacağına dair bir sürü dedikodu konuşuluyordu piyasada. 99 Ekiminden , 2000 Ocak sanırım 17'sine kadar , yaşayanlar çok iyi hatırlar, inanılmaz bir ralli yaşamıştık. Sanayi mühendisiyim , özel bir şirkette beyaz yakalıyım anlayacağınız, çok nadir düzeltmeler oluyordu, genelde borsa o 3-4 aylık sürede hep yükseldi, günde 1 aylık net maaş kazandığım o kadar çok gün olmuştu ki. Profesyonel işimle ilgili konsantrasyonumu yitiriyordum çoğu zaman. 3-4 aylık sürede paramı TL bazında 6 katına artırmıştım. Tekrar yazıyorum, 4 ayda tam 6 kat. Eşi portföy müdürü olan bir çocukluk arkadaşım 10 katına çıkarmıştı parasını 4 ayda. 

Sonra .. 

Sonra 2 ay bir şelaleye yakalandık ki sormayın gitsin, serbest fiyattan satışa koyduğunda bile gitmediği zamanlar oluyordu. Tam bir yıkım. Sabrettim, Mayıs 2000'de tekrar Ocak 17 seviyelerine yaklaştı. Paramız tekrar o görkemli seviyelerine çok yaklaşmıştı. Ama para kazandıkça öyle bir özgüven patlaması oluyor ki gözün kararıyor. En iyiyi sen biliyorsun, ne günlerdi o zamanlar. Gün içi şirkette işini sadece idare ediyorsun, gözün tamamen seansda, mesai sonrası hisse nette her gece 2 lere kadar sohbetler. 

2000 Mayısından sonrada çok çok uzun süren şelaleye yakalandık tabi. Yabancı elimize vermişti senedi. Uzun vadeli yatırımcı olduk mecburen. 7 sene sonra, param TL bazında anca yakın seviyelere gelmişti ama yılların alternatif faiz kaybıda girmişti tabiki.


Bu dönemin bana kazandırdığı, profesyonel mesleğime daha bir sarılmak oldu. Bir de kredi ile oynamamıştım. Eşi aynı zamanda portföy yöneticisi olan çocukluk arkadaşım, kredi ile oynamanın da getirdiği nedenlerden dolayı, önce yuvası dağıldı. 2002'de de kafasına sıktı, intihar etti.

Öyle müthiş bir yükseliş olduki 3-5 ayda, insanların resmen sosyal statüsü değişti. Ve öyle şiddetli ve uzun süreli bir yıkım olduki her şeyini kaybeden bir sürü insan oldu. Bu herşeyini kaybeden insanlar da, öyle cahil cüreha takımı insanlar ordusu değil, donanımlı, tabiri caizse zehir gibi, sermaye piyasasının tam ortasındaki adamlar.

Bakın bu 99-2000 dönemi ile ilgili bir anımı daha paylaşayım. Erkek kardeşim 6 sene önce bir hastalıktan dolayı rahmetlik oldu. Mesleği broker. 99-2000 döneminde kendisi Global Menkul'de çalışıyor. Hem brokerlık yapıyor, hem de kendi portföyünü yönetiyor. Gömlekçi deniliyor böylelerine. Hasta derecesinde BJK'liydi rahmetli. Fazla bir sermayeside yok o zamanlar 29-30 yaşlarında yeni evli genç biri. O kısıtlı sermayesini 99 Ekim-2000 Ocak arasında öyle bir duruma getirdi ki, evi bile olmayan biraderim 2000 model Range Rover'a yazıldı, kaporasını verdi. Tek şartı plaka BJK olmalıydı. BJK plakalı araç sayısı da teorik olarak 99 tane. 34 BJK 01...99 a kadar. Galeri plakayı ayarlayabilmek için bir süre istedi, zaten tanıdığıymış. 1 ay sonra plaka hazırlandığında bu sefer şelaleye yakalanan kardeşim biraz erteledi cip'i. Sonuçta 1 yıl sonra anca Renault Broadway alabildi o parasıyla .

Kriz görmemiş forumdaşlar , kendimizi çok akıllı görmeyelim, özellikle borsa krizi öyle bir şey ki adamın feleğini şaşırtır. Yerle bir eder, tekrar yükselicek diye beklerken daha da dibe batarsın. Tecrübelilere , 'Aman bu ne biliyorki' diye yaklaşmayın. Çok tecrübeliler var fikirlerini beyan eden. Lütfen değer veriniz, değerlendirmeye çalışınız bu bedava bilgileri.

-hisse.net-