9 Aralık 2015 Çarşamba

Hisse Senedi vs Gayrimenkul

Borsayla karşılaştırılan enstrümanların başında geliyor gayrimenkul. Arsaya daha sempatik baksam da özellikle daire vs gibi araçlara hep şüpheyle yaklaşıyorum.

Borsaya yatırım yapma sebebimi gayrimenkul ile karşılaştırarak madde madde yazayım.

- Özellikle yapı olan gayrimenkuller eskiyor zamanla. Arsa daha mantıklı geliyor gayrimenkul olacaksa bile. Eskiyen bir enstrümana yatırım yapmak istemiyorum.


- İnsanlarla muhatap olmayı sevmiyorum. Yok tapu lazımdı, yok 3 gün kira gecikti, yok aidat ödemesi vardı, daire boş kaldı, orası aktı, burası koktu; uğraşmak hiç hoşuma gitmiyor. Emlakçısı, kiracısı, ustası, belediyesi vs bir sürü unsur var gayrimenkul yatırımında.


- İstediğiniz kadar dairem şu kadar oldu diyin, satışa çıkarmadıktan sonra gerçek değerini bilemezsiniz. Eğer alan olmazsa kaldınız elinizde dairenizle. Fakat hisse senedini her an elinizden çıkarma şansınız var. Nakte dönmek konusunda hisse senedi kıyas kabul etmeyecek kadar avantajlı.


- Gayrimenkulünüz varsa bir kısmını satıp bir ihtiyacınızda kullanma şansınız olmaz. Fakat hisse senedinin bir kısmını satıp ihtiyacınızda kullanabilirsiniz. Tüm portföyü birden boşaltmak zorunda değilsiniz.


- Yine insan faktörü; hisse senedi yatırımımda alıyorum internetten satıyorum internetten. Stres yok sıkıntı yok, kimseyle uğraşmama gerek yok. Gayrimenkul satmaya veya almaya çalış, bir sürü alakalı alakasız insan işin içine girer, emlakçısı, satıcısı, belediyesi, vergisi vs bir sürü kişiyle muhatap olursunuz.


- Vergi yok hisse senedinde.Sadece temettü için bir vergilendirme var ama o da belli bir tutarın üstünde önce vergi iadesi şeklinde oluyor yani temettü aldığımız için üzerine bir de para alıyoruz :) Vergi ödemek için çok yüksek tutarlar gerekli.Gayrimenkulde ise bolca vergi var; emlak vergisi, kira vergisi, çevre temizlik vergisi, üzerine bir de DASK deprem sigortası yaptırmanız gerek her sene. Kısaca gideri fazla.

- Gayrimenkul genelde daha pahalı bir enstrüman, çeşit yapma şansınız yok. Ama hisse senedinde farklı sektörlerden şirketleri alarak riski dağıtabilirsiniz.


- Yatırm yapacak param 100 bin tl'de olabilir, 100 lirada, ama gayrimenkul için çok daha yüksek bir başlangıç sermayesi olması gerekiyor. Fakat hisse senedinde 100 liram kalsa bile gidip hisse alabiliyorum. Aylık biriktirmek daha kolay.


- Hisse senetlerine temel analizle yatırım yapan insanın Türkiye hakkında gerçekten bilgisi oluyor, şirketler ne durumda, hangi sektörler gelecek vadediyor, nerede iyiyiz nerede kötüyüz, anlamak daha kolay. Çünkü reel piyasayı izliyorsunuz devamlı. Gayrimenkul ise çok sığ ve tek yönlü.

Bu nedenlerle benim borsaya yatırım yapmam gayrimenkule yatırım yapmamdan çok daha kolay. Fakat bana uyan şey başkasına uymayabilir. Önemli olan kafanızın rahat olduğu yatırım; eğer bu gayrimenkulse o zaman oraya yatırım yapmanız gerekiyor. Ben sadece bana göre artılarını/eksilerini belirttim.

Herkese bereketli kazançlar. 


Alper Ünsal GÜNDOĞDU

https://twitter.com/alperunsalg

27 Nisan 2015 Pazartesi

Basit Mantık, Az Kazan Öz Kazan

Basit mantık ama yine buraya eklemek istedim. Çok hızlı kazanayım derken elinizdekinden olmayın. Kaybettiğiniz yüzdeyi kazanmak için daha fazla % gerekir. Paranızın %50'sini kaybettiğinizde aynı paraya gelmeniz için %100 kazanmanız gerekir. O nedenle düzgün, sağlam yatırım yapmak gerekiyor.


6 Mart 2015 Cuma

Hilmi Dede Mucizesi

Milliyet'te 2000 yılında çıkan bir haber-röportaj. 

İzmirli emekli öğretmen Hilmi Güner'in borsadaki öyküsü masal gibi dilden dile dolaşıyor. 84 yaşındaki Hilmi Dede, 40 yıl önce almaya başladığı Ereğli-Demir Çelik Fabrikası (ERDEMİR) hisseleriyle bugün 2 trilyon liralık servetin sahibi oldu. Öğretmenlik yıllarında birçok ünlü isim yetiştiren Güner, elinde bulundurduğu 65 milyon adet hisseyle ERDEMİR'in en büyük özel hissedarı oldu.
       Sekiz yaşında ailesiyle birlikte Yunanistan'dan mübadele yoluyla İzmir'e gelen Hilmi Güner, 1940 yılında Buca Ortaokulu'nda öğretmen olarak görev yapmaya başladı. Aralarında Prof. Dr. Veli Lök ve NASA uzmanlarından bilim adamı Hüseyin Yılmaz'ın da bulunduğu çok sayıda ünlü ismi yetiştiren Hilmi Hoca, kısa bir süre bankacılık yaptı, ardından mesleğine geri dönüp 1960 yılında Zonguldak'a atandı.
       Güner, iki trilyonluk servete giden yolda ilk adımı da Zonguldak'taki öğretmenliği sırasında attığını belirterek, o günleri şöyle anlatıyor:
       "O zaman 44 yaşındaydım. Ereğli Demir Çelik Fabrikası'nın halka arz edilen ilk hisselerinden 1000 liralık aldım. 1965 yılında faaliyete geçen fabrikanın geleceğini parlak gördüğüm için tüm imkanlarımı zorlayarak beş bin liralık nominal hisselerden almaya devam ettim. 5 - 10 - 20 derken, elimde Ereğli Demir Çelik'e ait şimdi 65 milyon adet hisse seneti birikti. Yani bugün senetlerimin değeri iki trilyon lirayı buluyor."

Fabrikayı gezdi

       Ereğli - Demir Çelik tesislerinin bugünkü durumunu merak ettiğini ve geçen yıl 25 Nisan'da fabrikayı ziyaret ettiğini belirten Hilmi Dede, Genel Müdür ile aralarında geçen bir diyaloğu şöyle aktarıyor:
       "Müdür Bey, 'Hisselerinize ne kadar istiyorsunuz' diye sordu. 'İki dolar verseniz de satmam' dedim. EERDEMİR, yakında İskenderun Demir - Çelik'i alacak. O zaman hisse dört dolar olur. ERDEMİR yıkılsa bile arazisi yeter. Barajı, limanı vardı, hepsi küçük geldi. Yedi - sekiz köyün arazisi satın alındı. 1200 sosyal konutu var."
       Hilmi Dede, 44 yaşından sonra başladığı servetini "geleceği görme" yeteneğine bağlıyor. Tüm servetine inat, İzmir - Alsancak'taki mütevazı evinde 44 yıllık eşi Mahmure Hanım'la birlikte oturan, 573 milyon liralık üç aylık emekli maaşıyla geçinen, çok gerektiğinde bankadaki yatırım fonu ve vadeli hesabında bulunan beş milyar lirasından da kullandığını anlatan 84 yaşındaki "kurt borsacı", "Ereğli'nin yeni devlet satışından da büyük pay alacağım. Pahalı da olsa, oradan alacağım. Onu bekliyorum. Ereğli hayranı değilim, ama mantıklıyım. Ondan iyisi olmadığını düşünüyorum" diyor.

Serveti hastane ve okul olacak

       Hayatta, eşinden başka kimsesi bulunmayan Hilmi Güner, servetini ne yapacağına ilişkin sorumuza, "Akhisar'da Kayalıoğlu kasabası var. Eskiden adı 'Yahudi Çiftliği' idi. İşte oraya hastane ve okul yaptıracağım" yanıtı veriyor.

Genç borsacılara öğütler

       * Üstünlük duygusuna kapılma
       * Borçla oynama
       * Likit kaynak tut
       * İhtirasa kapılma
       * Geleceği görmeye çalış

       Yıllarca dokunduğunu altına dönüştüren Hilmi Dede, başta gençler olmak üzere, borsada oynayan yatırımcılara şu tavsiyelerde bulunuyor:
       "En büyük hata, kendini üstün görmektir. Aracı kurumlarda oyun çok. O yüzden dikkatli olmak lazım. Yatırımcı için, başta bilgi gerekiyor. Ondan sonra devamlı parada olmak, ileride ne olacağını tahmin edebilmek, açıktan, kredi ile oynamamak ve ihtirasa kapılmamak gerekiyor."

Eşi yakınıyor: Para hastalığı var

       "Kuruşunu harcatmaz, renk vermez"
       Hilmi Dede'nin 44 yıllık eşi Mahmure Güner, eşinin hergün düzenli olarak borsa seanslarına gittiğini söyledi.
       Eşiyle İzmir'de bir aile ziyareti sırasında tanıştıklarını ve ardından evlenmeye karar verdiklerini belirten Mahmure Hanım, Milliyet'e şunları söyledi:
       "İlk hisseyi aldığında çok heyecanlıydı, yıllar yılı bunun heyecanıyla yaşadı. Eşimde gerçekten para hastalığı var, bir kuruşunu harcamaz, sürekli hisselere yatırım yapar. Borsanın düştüğünü ya da yükseldiğini onun yüz ifadesinden hiçbir zaman anlayamazsınız. Hiçbir zaman renk vermez, şimdi bu parayla, çocuklarımız olmadığı için okul ve hastane yaptırmayı planlıyor."

Yunanistan doğumlu "Mal Bilgisi" öğretmeni

       Hilmi Güner, 1916 yılında Yunanistan'ın Drama kentinde doğdu. Sekiz yaşında ailesiyle birlikte İzmir'e göç etti. İlk ve ortaokulu Buca'da, Ticaret Lisesi'ni Alsancak'ta bitirdi. Ticari İlimler Akadamesi'nden 1940 yılında mezun oldu.
       Daha sonra, kendisinin de okuduğu Buca Ortaokulu'nda öğretmenliğe başladı. Bir süre şansını Söke'de bankacılığı denedikten sonra 1956 yılında yaşamını İzmir'de Mahmure Güner'le birleştirdi. Zonguldak'ta 1960 yılında tekrar öğretmenliğe başladı. Ticaret Lisesi'nde "Mal Bilgisi" öğretmenliği yaptı.
       Ereğli Demir - Çelik Fabrikası'nın ilk hissesini o yıllarda biriktirdiği parayla aldı. 1975 yılında emekli oldu. Halen İzmir'in Alsancak semtinde eşi Mahmure hanımla birlikte yaşamını sürdürüyor.

-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Hikaye 2000'de böyle başlamış ama ne yazıkki sonu oldukça kötü bitti. Tam bir ibret vesikası.

 2006'da çıkan haber;

Türkiye, Güner'i 'hamiline yazılı 65 milyon Erdemir hissesine sahip adam' başlıklı haberlerle tanımıştı. 1940'lardan beri hisse senedi topladığını söyleyen ama yoksul hayatı yaşayan Güner'in ölümü ise sessiz sedasız oldu. 'Erdemir dede'nin 30 Kasım 2005 tarihinde evinde kalp yetmezliğinden öldüğü, icra takibiyle anlaşılabildi.
Ardında icra takibi kesinleşen 2.2 milyon avro borç bırakan, miraşçı olarak da eşi Mahmure Güner ile altı kardeşi bulunan Güner'in vasiyetnamesi gelecek ay mahkemede açılacak. Erdemir dedenin zengin mi fakir mi öldüğü, servet ya da borç mu bıraktığı vasiyetname ile ortaya çıkacak.
Mahmure hanım ise sessiz: "Yıllar önce bir kez parasını sordum, 'Sana ne' dedi. Neyi var neyi yok bilmem, ilgilenmiyorum da. Ailesiyle de dargındı. Nerede otururlar, kaç kişiler bilmiyorum."

Hilmi Güner, geçen yıl DHA muhabirlerine verdiği röportajda hayat hikâyesini özetle şeyle anlatmıştı: "Mübadele yıllarında sekiz yaşındayken ailemle birlikte Yunanistan'dan İzmir'e geldik. 1940 yılında Buca Ortaokulu'nda öğretmenlik, kısa bir süre de bankacılık yaptım. Erdemir ile bankacılıktan ayrılıp öğretmen olarak atandığım Zonguldak'ta tanıştım. Tesisin ilk hisselerinden bin liralık aldım. Daha sonra 5 bin liralık nominal hisselerini almaya başladım. Her zaman borsada en iyi yatırım Erdemir'in kâğıtlarıdır. Çevrem benim hisse senedi zengini olduğumu gazetelerden öğrendi. Hayatım boyunca tutumlu bir insan oldum. Bu konuda İskoçlar benimle rekabet edemez. 1973'ten beri oturduğum çatı katının yağmurda akan tavanını bile yıllardır yaptırmadım."
'Eşimi dinleseydim...'
Güner, "Bu zenginliğine rağmen yoksul gibi yaşamasına 50 yıllık eşi Mahmure hanımın nasıl tepki verdiği sorusunu da "Eğer onun sözünü dinleseydim, bugün borç içinde olurdum. 600-700 YTL'lik emekli maaşımla geçiniyoruz. Eşimi tatil olarak 1999 yılında Ereğli Demir Çelik Fabrikası'na götürdüm" diyerek yanıtlamıştı.

----------------------------------------------------------------------------------------------------------

 Ve sonunda ben Twitter'da paylaştıktan sonra bir arkadaş Hilmi Dede'nin mezarını ziyaret etmek istedi. Fakat acı durum, Hilmi Dede'nin mezarı bile belli değil, bir mezar taşı bile yok.


 

 

27 Şubat 2015 Cuma

Çocuğunuzun Geleceğini Bu Hisselerle Kurtarın

Borsada size kazandıracak şey UZUN VADE değildir. Size kazandıracak şey uzun vadede büyümesini sürdürecek ve sürekli olarak kâr ederek özvarlıklarını artıracak şirketlerdir. 



Son zamanlarda yatırımcılardan uzun vadeli hisse yatırımı konusunda çok fazla soru geliyordu. Bilimsel analizler her zaman şu sonuca varıyor. Eğer bir yatırımcı hisse senetleri piyasasında çok kısa vadeli alım satımlar yaparsa, orta ve uzun vadede anlamlı bir getiri sağlaması neredeyse imkansız. 

Borsada en çok yükselecek hisseyi her gün bulmaya çalışmak anlamsız. Günlük alım satımlar yatırımcının baş edebileceği ve para kazanabileceği bir konu değil. Birçok yatırımcı, fiyat hareketleri karşısında sürekli olarak yanlış karar veriyor. Bu yanlış kararların en önemli sebebi ise beynin içinde yer alan software ya da program. Fiyat hareketleri duygusal durumlar oluşturur. Bu duygusal durumlar ise yatırımcıyı almaya ya da satmaya zorlar. Fakat beynin programı öyle bir programdır ki; asla uygun yerlerde aldırıp sattırmaz. Ne kadar analiz yapılırsa yapılsın, sonuçta duygusal durumlar oluşur. Yatırımcı çok iyi ve dikkatli analiz yaparak aldığı bir hisse senedini, daha sonraki bir fiyat hareketi sırasında aşırı stres ya da coşku durumu yaşayarak alır ya da satar. 

 
Varsayalım ki bir ev aldınız. Bu evin fiyatını her sabah bir internet sitesinde gördüğünüzü düşünün. Ya da borsayı izlediğiniz ekranda evinizin değeri dakikalar içerisinde artsın ya da düşsün. Aslında yıllar boyunca oturmak üzere aldığınız bu evin fiyatına bakmadan edemezsiniz. 200 bin liraya aldığınız evin fiyatının bir hafta sonra 180 bin liraya düştüğünü görmek duygusal durum meydana getirecektir. O sırada konut sektörüne ilişkin olarak bazı analiz ve yorumlar okuduğunuzu ve ev fiyatlarının yüzde 20 daha düşebileceğini yazdıklarını gördünüz. Acaba nasıl bir duygusal durum yaşardınız? Ya da tam tersine 200 bin liraya aldığınız evin fiyatının 1 ay sonra 250 bin lira olduğunu düşünün. Aklınızdan bu evi satmayı geçirmez miydiniz?

 
Hisse senedi yatırımcısının para kazanmasının önündeki en büyük engel işte bu tür duygusal durumlar. Yatırımcılar genellikle bir hisse senedine değer biçmeyi bilmezler. Dolayısıyla kafalarında bir değer oluşmaz. Eğer değer kavramı yoksa fiyat hareketleri yatırımcı davranışlarını belirleyici etken olur. Bir hisseyi aslında çok yüksek fiyattan alır ya da olması gereken değerin altına düşmüş bir hisseyi almaz. Kafalarında sadece bir soru vardır; “hangi hisse yükselecek?” İşte bu sorunun peşinden gidildiğinde ise çok pahalı olan (değerinin çok üzerine çıkmış hisseler) yatırımcılar tarafından üzerinde fazla düşünülmeden alınıp satılırlar.

 
Yatırımcılardan gelen e-postalara baktığımda yükselen bir borsa trendinde para kazanamadıklarından bahsediyorlar. Örneğin endeks Ocak ayından bu yana 50 bin seviyesinden 63 bin seviyesine kadar çıkmasına rağmen yatırımcılar hiç para kazanamadıklarını söylüyorlar. Çünkü bir yükseliş sırasında her an endeksin aşağı döneceği korkusunu oluşturan kısa süreli geri çekilmeler oluyor ve yatırımcı bunu yeni bir düşüş trendinin başladığı şekilde yorumlayarak satışa geçebiliyorlar. Yani 50 bin seviyesinden alım yapmış bir yatırımcı 53 bin seviyesinde elindeki hisseleri satabiliyor. Daha sonra endeks 55 bine gelince alım yapıyor ama bu sırada borsada bir geri çekilme olunca bu sefer panik olup zararına satabiliyor. Bu nedenle de yükseliş trendinde para kazanamıyorlar. 
Sonuç olarak, buraya kadar yazdıklarımdan anlaşılması gereken ana mesaj şu; önemli paraları borsaya sokarak, her gün piyasayı ya da fiyat hareketlerini izlemek orta ve uzun vadede anlamlı bir getiri sağlamıyor. Hatta bu getiri banka faizlerinin de çok altında kalıyor. Bu durumda önümüzdeki en önemli soru şu oluyor; “Peki ne yapmak lazım. Borsada kazanmak gerçekten mümkün mü? Mümkün ise nasıl?”

 
Borsada ciddi getiriler elde etmenin birinci altın kuralı, fiyat hareketlerini izlememek ve alınan hissenin değeri üzerinde yoğunlaşmak. İkinci altın kural ise borsaya konulan tasarruflar çok büyük olmamalı. 

Borsaya koyduğunuz para sizin için ne kadar büyük önem taşıyorsa, fiyat hareketlerini sürekli izleme isteği o kadar şiddetli. Bu da başarısızlığı beraberinde getiriyor.

***
Eğer 2000 yılında Mardin Çimento hissesine 10 bin TL yatırsaydınız sadece hisse senedi fiyat artışı nedeniyle 25 Nisan 2012 tarihi itibariyle 544 bin TL’niz olacaktı. Eğer bunun üzerine aldığınız kârları da eklersek toplam paranız 800-900 bin TL oluyordu. Eğer aldığınız kâr paylarına da o günkü fiyatlardan hisse senedi aldığınızı varsayarsak 1.2 milyon TL’niz olacaktı.
Eğer 2000 yılında 10 bin TL değerinde Ford Otosan hissesi almış olsaydınız. Çıplak fiyat hareketi nedeniyle toplam paranız 25 Nisan 2012’de 199 bin TL olacaktı. Eğer aldığınız kâr paylarını da eklersek toplam paranız 340 bin TL’ydi.. Eğer kâr paylarınıza da hisse aldığınızı varsayarsak toplam miktar 600 bin TL civarına yükselecekti. 
Yukarıdaki örneklere benzer şekilde aynı dönem için bir hesaplama yapıldığında İzmit Motor Piston hissesine 10 bin TL yatırılsaydı sadece fiyat artışı nedeniyle 614 bin TL’niz olacaktı. Buna kâr paylarını eklemeniz durumda ise toplam paranız 1.1 milyon TL’yi geçiyordu.
Bu örnekleri çoğaltabilirim. Fakat tabi ki 2000 yılından 2012 yılına kadar elde tutmanız durumunda hiç para kazanamayacağınız ve hatta 2000 yılında yatırdığınız 10 bin TL’nin belki de yarı yarıya düşebileceği hisseler de vardı. Aslında bu durumda olan hisse sayısı pek de azımsanacak kadar değil. Örneğin Boyner hissesine 2000 yılının Ocak ayında 10 bin TL yatırsanız, şu an toplam paranız 7000 TL civarında olacaktı. Üstelik bu arada iki defa sermaye artırımı da yapıldı. Benzer şekilde VKING Kağıt hisseleri Ocak 2000’de 1.55 fiyatındaydı ve şu an 1.13 TL civarında .
Elbette ki borsada uzun vadeli yatırım yapan kazanacak. Fakat şunu önemle vurgulayayım ki, borsada size kazandıracak şey UZUN VADE değildir. Size kazandıracak şey uzun vadede büyümesini sürdürecek ve sürekli olarak kâr ederek özvarlıklarını artıracak şirketler.


İşte borsaya yatırım yapılırken her yıl kâr eden, özvarlıklarını sürekli artıran ve elde ettiği kârı da yatırımcısıyla paylaşan şirketleri seçmek gerekmekte. Bir şirket her yıl kâr ediyor olabilir. Özvarlıklarını sürekli artırıyor ve kâr dağıtımı da yapıyor olabilir. Fakat pahalı olduğu için almamak gerekebilir. Bu yüzden de değeri uygun olan, her yıl kâr eden ve kârını yatırımcıyla paylaşan veya en azından bedelsiz olarak dağıtan şirketlere odaklanmak faydalıdır.


Sağlıcakla kalınız….

Doç. Dr. Yaşar ERDİNÇ


24 Şubat 2015 Salı

Neden Uzun Vadede Sağlam Şirketlere Ortak Olmalıyız?

"Neden uzun vadede sağlam şirketlere ortak olmalıyız?" sorusuna yanıt aşağıdaki grafikte gizli..

Bir başka konuda okumuştum, bu kağıt yüzünden forumdaki bir üyemizin arkadaşı kalp krizi geçirmiş ve vefat etmiş. (Allah'tan rahmet diliyorum).

Allah kimseyi böyle şirketlerle imtihan etmesin diyorum. 

 
İşte bu sebepten daha sağlam hisselere yönelin. Şirketin arkasındaki sahiplere bakın. Oyak,Koç,Sabancı gibi güvenebileceğimiz şirketlere ortak olalım ve takipte kalalım sürekli. Al-yat değil al-izle yapalım ki bir terslik olduğunda kaçabilelim.


 Grafiğe bir bakın, kusursuzca çizilmiş gibi, adamlar piramit çizmiş resmen!!


Maalesef bir çok yatırımcı böyle senetlere yöneliyor, kısa vadede zengin olmak için elde avuçta ne varsa kaybediyor sonra borsaya küsüp çekip gidiyor. Böyle örneklerden ötürü borsa bir kumarhane gözüyle görülüyor ve yeni yatırımcı gelmiyor.

Yatırımcılarımızın daha bilinçlenmesi gerekiyor, bilinçli yatırımcı borsaya yeni yatırımcılar çeker ve borsamızda belki yerli yatırımcı oranı yabancıyı geçer. Öyle olduğu zaman daha derinlikli daha sağlam bir yer olacaktır, spekülasyonlar azalacaktır.

-hisse.net'ten longer'ın yazısı -

23 Şubat 2015 Pazartesi

Sağlam Şirket ama Neye Göre Sağlam!!!

Geçmişe gidelim. 15-20 sene evvel elimizde bir daire parası sermaye olsun. Bu parayı borsada büyütüp değerlendireceğiz.

Riski dağıtmak için çeşitli şirketlere yöneleceğim ama Koç'muş, Sabancı'ymış, İş Bankası'ymış bunlara yatırım yapmayacağız. Bunlar zaten en büyük, daha ne kadar büyüyecekler ki? Küçük ama gelecek vaad eden şirketlere yöneleceğiz.

Finans sektöründen seçimim Egebank, sahibi Cumhurbaşkanı'nın yeğeni. Hayatta sırtı yere gelmez.

Hadi birazda garantiden gideyim, İMKB 30'dan bir seçim yapayım. Medya Holding, Atv ve Sabah'ın sahibi, kurumsala benziyor. Bunu da ekledim portföye.

Enerji sektöründen de bir hisse seçeyim. Ne de olsa Türkiye sanayileştikçe elektrik ihtiyacı hep artacak. Gelecek vaad eden sektör. Kepez Elektrik olabilir mesela, sahibi Cem Uzan Karun kadar zengin. Babası Özal'ın adamlarından, siyasi ilişkileri kuvvetli. Hayatta birşeycik olmaz bu adama. Ekledim bunu da portföye.



Riski dağıtmak adına İhlas Finans'ıda ekliyorum portföye, neden mi? Olurda bir gün İslami kimliği ön planda olan adamlar tek başına iktidar olursa ya? Ne büyür o zaman bu. Evet gizli bir hazine olabilir bu. Ekledim bunuda portföye.

Gıda sektöründen de bir seçim yapalım, ne de olsa insanoğlu doymaz. Bu sektör hiç bitmez, şöyle küçük ama birgün dev olacak bir isim seçelim. Mudurnu Tavukçuluk mu alsam, Şeker Piliç mi alsam. Farketmez, bunlardan birini de ekleyeyim portföye.

Bir tanede holding seçelim, şöyle büyüme potansiyeli yüksek. Nergis Holding mesela, sahibi Cavit Çağlar. Hazineden sorumlu bakanlık yapmış. Ekonomiyi iyi bilir. Demirel'in sağ kolu, ilişkilerde güçlü. Bu adamın geleceği çok parlak. Bunu da ekledim portföye.

Evet portföy tamam artık geleceğe umutla bakabiliriz. 10-15 sene sonra portföyümün büyüklüğü ne olur acaba?

Borsaya yabancı olup, yukarda ki şirketleri tanımayanlar için söyleyeyim.

Portföyümüzün bugünkü değeri 0 TL.

* Düzeltme yapıyorum İhlas Finans halen var.

* Egebank'ı da Demirbank, Yaşarbank, Toprakbank ve Esbank'tan biri ile değiştirelim. Egebank halka açık değilmiş.

-hisse.net'ten syılmaz'ın yazısı-



21 Şubat 2015 Cumartesi

Ev Alacağına Hisse Al

Forumda yeniyim arkadaşlar. Herkese selamlar, hayırlı kazançlar. 

Nasıl karar verip borsaya girdiğimi anlatmak istiyorum. 

Geçen sene bir ev alacak kadar paramız vardı.Yatırım amaçlı alacaktık. 110 bin tl kadar verecektim. Aylık 500-600 tl kira getirisi olacaktı. Araştırdım ve karar verdim nasılsa 1 evim var, hisse senedi alayım dedim. Bilançoların %90'ında kar açıklamış, temettü dağıtan, kurumsal bir firma olan Otokar'ı buldum. 

Beton yığınına yatırım yapacağıma şirkete ortak olurum dedim ve 8 Ocak 2014 tarihinde 2000 lot Otkar aldım. Velhasıl Otkar bana kiracıdan alacağım parayı temettü olarak verdi ve 8000 bin TL'den fazla temettü aldım, alır almaz üstüne ekledim ve yine Otkar aldım. 

 
Artı kiracıyla uğraşma derdi yok, yıpranma payı yok, deprem riski yok vs vs. Otkar bugün 100 TL ve benim hisselerim hala duruyor. 1 yıllık getirisi temettü dahil 108 bin TL civarı. Ev alsaydım evin değeri en fazla 5-10 bin TL artacaktı ve yıllık getirisi kiralarla birlikte 15 bin TL olacaktı. Demek istediğim borsa kesinlikle uzun vadeli bir yatırım aracı. Ben 10 yıl burdayım Allah nasip ederse. Ev alır gibi aldım ve unuttum.

-hisse.net'ten muratbekar'ın yazısı-

20 Şubat 2015 Cuma

Borsaya Yatırımın Yıllara Göre Zarar Olasılığı

Uzun vadeli yatırımın önemi bu grafikte daha iyi ortaya çıkıyor sanırım.Parayı tuttuğunuz zaman arttıkça zarar etme olasılığınız daha çok azalıyor.