8 Kasım 2017 Çarşamba

Borsada Uzun Vadeli Yatırım Stratejisinin Bir Benzetimi

Al/Sat türü işlemler, profesyonel trader değilseniz, genellikle oldukça yaygın teknik göstergelerin birleşik kullanımına dayanır. Bu yapıldığı zaman da, al/sat sisteminiz bir döngü (pattern) arzeder. Döngüsel olarak devam eden bu durum, haliyle, izleyenler tarafından tanınacak (pattern recognition) ve piyasaların DNA’sına kazınmış sistem gereği, karşı sistem üretilecektir.
Etki/Süreç/Tepki zincirinin ( → etki → süreç → tepki → süreç → etki → süreç → tepki → ) içinde, size karşı oynayan her kimse, siz almak istediğinizde satacak ve/veya satmak istediğinizde alacak ki; trade gerçekleşsin. Etkiler ile tepkiler arasındaki süreçler ise tam anlamıyla her türlü silahın kullanıldığı, algılarla, psikolojilerle oynandığı, belden aşağı vuruşların serbest olduğu, kimin kimden daha tecrübeli ve güçlü olduğunu belirleyen zamansal süreçlerdir, ve genellikle ekran karşısında geçer.
Bir tarafta KY (küçük yatırımcılar), diğer taraflarda ise BY (büyük yatırımcılar) ve profesyonel traderlar olduğu sürece de bu süreçlerin nasıl sonuçlanacağı bellidir. KY’nin malı elinden ucuza alıverilir, bir süreç geçer, sonra KY’ya pahalıya veriverilir. Şartlar bu olduğu sürece; bu etki-süreç-tepki zinciri tam anlamıyla bir vampir ve masum insan sosyalleşmesi örneğidir.
Uzun Vadeli Yatırım (UVY) stratejisi; KY’nın yavaş ve emin adımlarla kurduğu ve her geçen gün, her fırsatta tahkim ettiği bir KALE dir.


Bu kale başlangıcından itibaren her an kuşatma altındadır. UVY’a başlayan KY, dişinden tırnağından artırdığı para ile küçük de olsa bir kale kurmuştur ve kuşatma da anında başlamıştır. Top atışları surları zorlamaktadır ve lojistik yollar taciz altındadır.
Ancak KY’nin kendi kalesi içinde kendi hayatını idame ettirebildiği kaynakları vardır. Bu kaynakları kullanarak, başta zayıf görünse de, tek yapacağ iş, her geçen gün kalenin surlarını bir sıra daha yükseltmektir.
Ta ki, daha önce KY’nın hassas psikoloji süresi olarak tanımladığımız süre dolana kadar. Surlar belli bir yüksekliğe ve sağlamlığa ulaştığında ise artık kuşatmanın etkisi de hissedilmeyecektir. Zaten kuşatanlar da vazgeçecek, yeni zayıf kaleler aramaya başlayacaklardır ki yukarıda söylediğimiz sosyalleşme gerçekleşsin.
Kalesini yeni kurmuş KY, korku nedeniyle veya heyecan/macera olsun diye kale kapılarını açıp kendinden kat-be-kat güçlü olan kuşatmacılara saldırdığında ise hem elindekinden hem de kalesinden olacaktır. Kalede kalmak, UVY’cı KY’nın yaptığı son derece başarılı bir savunmadır.
Her savunmanın da aslında bir saldırı olduğu söylenir ve buradaki taktik ise bezdirmedir. KY’lar, BY’ları ancak bezdirerek yenebilir. Biz UVY’cı KY’lar, kalemizin surları içinde güvenli bir şekilde kendi iç kaynaklarımızla normal, mütevazi hayatımıza devam ederiz, işimizle, ailemizle, arkadaşlarımızla ilgileniriz. Surlarımızın sağlamlığını da sürekli kontrol eder, tahkim ederiz.
Bu savaşı başka türlü kazanmak imkansızdır!
Sağlıcakla kalın,

Necip Tansel 

30 Ekim 2017 Pazartesi

Temettü Emekliliği, Ama Nasıl?

Dedim ya öyle mühendis olmaya, yüksek lisans yapmaya, dünyanın en büyük firmalarında bilmem ne başkan yardımcısı olmaya dayanmıyor kazancın yolu. Sadece görmemeye, duymamaya hatta kafasız olmaya dayanıyor.

Bu ülkenin en büyük temettü yatırımcılarından birisinin görme yetisi olmayan, eczacı kökenli birisi olduğunu biliyormusunuz? Geçtiğimiz senelerde eczacı dükkanından getirdiği ve temettü yatırımcılığı ile büyüttüğü sermayesinden, beş milyon TL bağışlayıp bir hastanede göz ile ilgili bir kısım açtırdı bu beyefendi.

Kazanç formülü son derece basit adamın. Sizin söylediklerinizle benim söylediklerimin karışımı üzerine de bolca sabır. Bu kadar!
Çok bilinmeyenli formülleri yok yani.


Eşim ve benim yaptığımız şey çok uzun yıllar fiyatına hiç bakmadan, her ay maaşımızdan ve diğer harcamalarınızdan ne arttıysa hisse senedi almak oldu. Eşim sadece İş C aldı benim ki bir kaç hisseye yayıldı. Hisse ismi vermek bana göre değil aslında. Geçmiş veriler ortada açıp baksın gençlerde bir zahmet, analiz yapsınlar kendileri için en doğru senedi seçsinler.

Sadece eşimin İŞ C senetlerinden ortalama ikimizin emekli maaşının 1,85 katı kadar temettü alıyoruz. Benimkilerde üstüne geliyor.
Başka yatırımımız yok. Vardı sattık. Oturduğumuz ev, iki arabamız var. Yazlığı bile sattım ben. Kiralıyorum sadece torunlar için yazın. Maaşımız+Temettü gelirlerimiz var yani sadece.
Bize bol bol yetiyor, torunları ve çocukları bile destekliyoruz yeri geldiğince. Senede iki kere tatil yaptırıyor bize, beş senede birde arabalarımızı değiştirtiyor. Artanı ile yine senet alıyorum her sene veya uygun olduğuna inandığımda.

Takdiri ilahi geldiğinde de, çocuklarımıza bırakacağımız sürekli bir gelir olacağına inanıyorum.


Artık emeklilik çok zor. Hele bizdeki gibi genç nüfusun ve işsizlik oranının sürekli arttığı ülkelerde büyük problem.

İşverenler genelde çalışanı elliye doğru kapı önüne nasıl koyarım hesabı yapmaya başlar. Zira, işverene göre, o yaştaki birinin yaptığı işi neredeyse yarı fiyatına genç birisine yaptırmak mümkündür.

Diğer taraftan elli yaş, bir insanın masraflarının en fazla olduğu dönemin içindedir. yirmili yaşların sonunda, otuzların başında anne baba olduysan hele, sorumluluk 55'e kadar sürer. Hele birde o dönemde henüz ev işini halledemediysen, seni büyük bir kriz bekliyor demektir.

Bu yüzden 50'li yaşlara akar geliri oluşturarak girmek, yaşı şu an 20'lerde 30'larda olanlar için en elzem ihtiyaç olacaktır. Çünkü bizler gibi erken emekli maaşı almaya hak kazanma, yani akar bir gelir yaratma şansınız olmayacaktır. Bugün primleri üstten yatan ve 25 yıl hizmeti olan bir beyaz yaka sanırım 4100-4300 arası maaş almaya hak kazanıyor. Ben 2975 alıyorum örneğin eşim 2650. Hiç temettü gelirimiz olmasada biz bu parayla yaşar gideriz. Kendini çok kasan 50 yaşındaki bir kişide zorlanarakta olsa, eğer borcu yoksa, bu maaşla eh işte idare eder.

Ama 50 yaşında bir kişi, masraflar doruktayken, akar gelirsiz çok zor durumda kalır. Hayatını beyaz yaka olarak geçiren birisi için, o yaştan sonra ticaret veya başka iş yapmakta büyük risktir.

O yüzden bu konu başlığını çok önemsiyorum. Temelde söylediği, yaşı genç beyaz yakalının, 50'li yaşlara hazır olması zira koşulların girerek zorlaştığı. Ve mümkün mertebe düzenli gelir nasıl yaratılır'ın anlatılmaya çalışılması.



BES üzerine yapılan tartışmalar çok verimliydi. Temettü üzerine olanlarda. Uygun oranlarda kira geliri yakalayanlarda iyi örnek olabilir elbette.
Ben BES ve temettü geliri arkasında durdum zira deneyimlerim o konuları destekliyor. Ama kira geliri kötüdür diyemem elbette. Sadece ben beceremedim diyebilirim olsa olsa.

Salt gerçek şu ki, 50'lere geldiğinizde kendinize akar geliri yaratmış olmalısınız. 

-hisse.net ctugrul'un yazısı-




7 Temmuz 2017 Cuma

Borsa Derin Bir Tutku

Borsaya inanın para kazanmak için değil, bir şirketi analiz etmek, finansal piyasaların geleceğini yorumlamak çok keyifli geldiği için girdim. Tatillere bile 600-700 sayfa dipnotlu mali tablolar ve faaliyet raporlarıyla giderdim. Arkadaşlar gece karı kız kovalarken ben yurt dışı piyasaları takip ederdim. Böyle böyle derken şimdi parmağımı bile oynatmasam sırf temettülerle her yıl iyi bir cerrahtan daha çok kazanıyorum.

Hobi finansal piyasalar ise şöyle kötü bir durum oluyor: istediği kadar çok kazandırsa da o parayı eze eze yiyemiyorsunuz. bir tatile gitmektense, pahalı bir takım almaktansa, isviçre yapımı bir saat takmaktansa yatırım yapmak daha çok mutlu ediyor. Biraz zeytinlik, bir kaç bmw dışında fiziki bir şeye dönmedi. İşin kötü yanı yarın bir topçu kadar kazanmaya başlasam gene hayatımda bir şey değişmeyecek gene yatırım yapacağım.

Hobinin paraya dönmesi güzel şey de, finans ile ilgiliyse o para hayatınızı pek değiştirmiyor. Sermaye hobinin içinde büyüyor.

Neyse sıkıntı yok. Mesele zaten para değil. Finansal piyasalarda doğru hareketi yapmanın keyfi para için olsa da parayla bile ölçülemez. Bu derin bir tutku müzeyyen.

-Ekşisözlük'ten cinnah'ın yazısı-

25 Mayıs 2017 Perşembe

Güzel Bir Ders

Cümleten merhaba,

Hisse topiklerine ilgi azaldı. Artık küçük yatırımcı sosyal medyada takılıyor.
Orası matriksten iki indikatörü birleştirip formül yapan, bir-iki trend çizgisi çekip grafik çizen, 20 hisse yazıp 3 tanesi yürüyünce ben bildim diyen hocalarla dolu... Şerefsiz çocukları bir de KY'ye dilenci muamelesi yapıyor. Acayip zoruma gidiyor.
Bir de parayla eğitim verenler, formül satanlar.... Neler neler...
Bunları neden burada yazıyorum ?
Hisse.net forumu oldukça sık ziyaret edilen bir site olduğundan burada yazacaklarımın belki bir kişiye faydası dokunur ümidiyle bir şeyler karalamak istiyorum.Ben bu foruma çok şey borçluyum, burada dilimin döndüğünce yazmaya devam edeceğim.

Yıl:2010 Aralık ayı

Bir tedarikçimi ziyarete gittim. Sabah hammadde kabulü yapıyoruz. Adam zırt pırt içeri dışarı girip çıkıyor. Bu bir hile yapıyor diye çaktırmadan takip ettim. Televizyonun başında elinde kumanda siyah bir ekrana bakarken yakaladım. Meğer seans yeni başlamış, teleteksten seans takip ediyormuş. Borsayla tanışmam böyle oldu :) Sonra öğrendim ki etrafımda herkes bu işle uğraşıyormuş fakat saklıyormuş.

Bu arkadaş sadece en çok yükselen hisseleri izler onları alır satardı. Teknik temel hiç bir şey bilmezdi. Fena da kazanmazdı. Zararı gördü mü satar çıkardı. Şirket haberlerini takip ederdi.3 yıl bu adamın aldığını aldım, o satarken satamadım. Genelde de ufak tefek zararlar ettim.
Herkes alıp satıyordu ama neden aldığını çok fazla sorgulamıyordu. Ben de forumda bol yeşili olan itibarlı abilerin yazdığı kağıtları takip ederdim. O senelerde bedelsiz furyası çok modaydı.
Hele Netaş'ın bedelsiz açıkladığı geceyi hiç unutamıyorum. 5000 civarı ziyaretçi vardı galiba forumda.
Netaş koptu, arkasından diğer düşük sermayeli kağıtlar...

Sonra yine bu forumda Değer Analizi sayfasında temel analizle ilgili önemli bilgiler edindim. Sonra bilanço, gelir-gider, dönen varlık duran varlık derken temel veriler ışığında hisse alıp satmayı öğrendik. Yani para kazanmayı...


Daha sonra çok kazandım, bu işi öğrendim derken teknik analizde de kendimi geliştireyim dedim. Sosyal medyadan takip ettiğim orta büyüklükteki bir aracı kurumun üst düzey yöneticisinden teknik analiz kursu aldım.

Adam öğlene kadar anılarını anlattı, öğleden sonra da bar analizlerini. Geceyle gündüz gibiymiş falan filan. Tek kelime öğretici bir cümle çıkmadı ağzından. Bir şey öğrenemedik, hesabı açınca faydası olur dedik, bir de aracı kurumda hesap açtık. Genelde banka kağıtlarında işlem yaptırıyordu, arada da 3-5 kağıt söylüyordu. Biri gidince ben bildim diye whatsapp grubunda yazıyordu.
Onun lafıyla tek lot almadım, satmadım, en son ağır bir şekilde eleştirdim. Hesabı kapattım. Özetle hayatımın en pahalı öğlen yemeğini yedim Twitterda pislik yapmasın diye engellemiş beni.

Ben yine kendi bildiğimi yapmaya devam ettim. Hata da benim oldu, başarı da...

Bunları neden yazdım ?

Benim yaşadıklarım bizim gerçeğimiz, Türkiye' de küçük yatırımcı gerçeği...

Kimseye inanmayın, güvenmeyin.

Ben bile çıkıp iki temel, iki teknik beklenti yazsam 3.000 takipçim olur.
Sosyal medyada düzgün adam sayısı bir elin parmağını geçmez.

Google'a temel analiz yazın, oran analizi yazın, bilanço okuma teknikleri yazın. Çok faydalı bilgiler var.

Kendiniz öğrenin.İnanın başkasının kazandırdığı % 20 den sizin kendi emeklerinize kazandığınız %3-5 daha keyifli...

Eminim burayı okuyup ta faydalanan biri olacaktır.

(hisse.net'ten kaptanoglu'nun yazısı)



15 Mayıs 2017 Pazartesi

Biriktirmenin Bir Yolu - Kahve

 Kahveyi çok seviyorum. Hele bu aralar espresso çeşitlerinin havada uçuştuğu, her köşe başında bir kahvecinin açıldığı zamanlarda kahveden uzak durmak imkansız. Çoğu kişi için sabah işe gitmeden bir kahve alıp masasına geçmek bir nevi alışkanlık olmuş durumda.
Fakat aynı zamanda masraflı. Sabah herhangi bir kahveciye girip en basitinden bir latte içmek istediğinizde 10 TL gibi bir ücreti gözden çıkarmanız gerekiyor.
Bende aynı bu şekilde her sabah kahve(özellikle latte) içmeyi seven biriyim.
Son zamanlarda kahveye verdiğim paraya acımaya başladım.
Ayda 4 hafta var, her gün 1 tane içsem, hatta sadece haftaiçleri içsem 20 gün ediyor. Her bir kahve 10 TL desek, etti mi size ayda 200 TL.
Başladım bende bu kahve nasıl yapılıyor diye araştırmaya. Baktımki espresso makineleri var. Kapsüllü, kapsülsüz, çeşit çeşit. Kapsüllüleri eledim çünkü makineler görece ucuz olmasına rağmen yine kapsül başına en az 1-2 TL harcıyorsunuz ve kapsülleri aynı marka almanız gerekiyor mecburen.
Direk kahve kullanan makinelere baktım, genelde 300-400 TL'den başlayıp baya profesyonel makinalara kadar yolu var. Benim seçtiğim makine aşağıdaki linkte.

Electrolux EEA111


 Kullanmak çok kolay, yarım kilo kahve 20-25 TL civarında ve bu kahve ile rahat 100-150 büyük boy espresso yapabiliyorsunuz, düşünün maliyetin düşüklüğünü.
Nerdeyse maliyet sıfır ve ben aylık 200 TL harcamadan kurtuldum. Borsa jargonuyla konuşursak F/K : 0.2 :)
 2-3 ayda makineye harcadığınız parayı çıkarıp kara geçiyorsunuz. Böyle güzel yatırım mı olur :)
Ayrıca yeni bir hobi sahibi oldum. Farklı kahveler tanımaya başlıyorsunuz, Brezilya çekirdekleri nasıl, Kenya nasıl gibi gibi. Tek kahveye mahkum değilsiniz. İsterseniz kahvenizi kalın öğüttürün, ister ince. Damak tadınız neye uygunsa.
Kısaca konuşmak gerekirse bu kahve makinesi beni yılda en az 2400 TL harcamadan kurtardı. Bunu ister borsaya koyun, ister eğlencenize harcayın.

Bu blogu okuyan bir sürü ofis çalışanı arkadaş vardır sanırım. Genelde duyuyorum nereden kısalım, nasıl biriktirelim diye, bu nedenle kendimden örnek vermek istedim, çünkü gerçekten işe yaradı. Bunu farklı bir ihtiyacınıza veya zevkinize uygulayabilirsiniz. Sigara standart örnektir, ya bırakın ya da elektronik sigara geçin mesela.
Gençken tasarruf etmeyenin yaşlılığı mahrumiyetle geçer bunu unutmayın.

Alper Ünsal GÜNDOĞDU 

https://twitter.com/alperunsalg